Yaklaşık 2.5 ay sonra yine Strasbourg'dayız. Ocak ayının son haftasında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun davetlisi olarak gitmiştik. Bu kez Başbakan Erdoğan'ın AKPM ziyaretine eşlik ediyoruz.
AK Parti Antalya Milletvekili Çavuşoğlu'nun başkanlığındaki AKPM Genel Kurulu'nun gündemi, Avrupa'nın bu en büyük demokrasi platformuna ilk kez adım atanları şoka uğratacak kadar farklı ve de ciddi.
Hele ilk kez adım atacak bu ziyaretçi bir Türk'ün "AKPM mi bir başka dünyada yaşıyor, yoksa biz mi" ikilemine düşmemesi kaçınılmaz olur. Türkiye'nin ve AKPM'nin gündemi öylesine farklı.
Buyurun, 2.5 ay önce bizim de izlediğimiz ve epey belge topladığımız 2011 kış dönemi birleşimlerinin gündeminden birkaç örnek:
- Gazetecilerin haber kaynaklarının korunması.
- Kosova'da yasadışı organ ticareti ve savaş esirlerine insanlık dışı muamele iddialarının soruşturulması.
- Balkanlar'da barış ve adaletin sağlanmasının kilidi olan "Tanık koruma" konusunun önemi. (Not:
Hazırlanan raporda eski Yugoslavya'daki savaş suçlarıyla ilgili olarak tanıklık yapanların ve ailelerinin nasıl öldürüldükleri dehşetle ve ayrıntılı olarak anlatılıyor.)
- Avrupa Konseyi'nde üye ve gözlemci olarak yer alan ülkelerde idam cezasının yasalardan silinmesinde sağlanan gelişmeler.
- Avrupa'da kırsal kesim kadınlarının sorunları.
- Orta yaş ve üstündekilerin çalışma hayatındaki konumlarını güçlendirmek için alınması gereken önlemler.
- Başbakan Erdoğan'ın da konuşma yapacağı (Not: Bugün Türkiye saati ile 13.00'te) AKPM Genel Kurulu'nun 2011 ilkbahar dönemi birleşimlerinin gündemi de bayağı sıkı. Ondan da birkaç örnek verelim:
- Devletlerin aşırı borçlanması demokrasi ve insan hakları için tehdit mi?
- Kültürlerarası diyalogun dinsel boyutu. (Not: O birleşimde Romanya Patriği Daniel, Vatikan'ın Dinlerarası Diyalog Konseyi'nin Başkanı Kardinal Jean-Louis Tauran, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez, Rusya Hahambaşı Berel Lazar, Almanya Protestan Kilisesi'nin AB nezdindeki tam yetkili temsilcisi Rahip Bernhard Feimberg konuşacaklar.)
- Yoksulluğu yenmek için yeni politikalar.
- Okulda şiddetle mücadele.
- Çocukların ve gençlerin obeziteye ve 2'nci tip diyabete karşı korunması.
- Su savaşlarını önlemek.
- Avrupa'ya ebeveynsiz gelen, kalan ve dönen çocuklara ilişkin sorunlar.
- Göçmen kadınların iş hayatında korunması.
Bu sorunlardan kaçı Türkiye'nin gündeminde yer alabilir? Belki "Su savaşları" tehlikesi, herhalde "Okulda şiddetle mücadele" ve bir ihtimal "Çocukların obeziteye ve diyabete karşı korunması." Onların dışındaki maddelere herhalde "Fantezi" gözüyle bakılır.
Ama küresel sorunlarla ilgilenenler için AKPM Genel Kurulu tutanakları ve raporları paha biçilmez bir kaynak oluşturuyor.
Herhalde bu geziden de çanta dolusu belge, rapor ve kitapla döneceğiz. Ne güzel...