Eskiden tüm Arap ülkelerindeki gösterilerin, mitinglerin, yürüyüşlerin olmazsa olmaz baharatları ya da vazgeçilmez klasikleri vardı:
Mutlaka "Kahrolsun Amerika" sloganları eşliğinde 50 yıldızlı bayrak ateşe verilirdi.
Mutlaka işbaşındaki ABD Başkanı'nın kuklası yakılırdı. Yine sloganlar eşliğinde.
Ve mutlaka "Siyonistler'e ölüm" çığlıklarıyla İsrail bayrakları ya paspas yapılır ya da yakılırdı...
Ama Tunus'ta başlayıp tüm "Genişletilmiş Ortadoğu"ya yayılan başkaldırı dalgasında bu klasiklerin hiçbirine itibar edilmedi.
Tunus'ta insanlar aş ve iş için sokağa döküldü. Sonra bunlara özgürlük eklendi.
Mısır'da yine aş-iş-demokrasi talebi kitleleri tetikledi.
Bahreyn'de özgürlük ve demokratik yönetim isteğiyle yığınlar günlerdir eylem yapıyor.
Libya'da demokratik dünyayla bütünleşme arzusu Bingazililer'i Kaddafi'nin otoriter rejimine baş kaldırtıyor. Canları pahasına.
Yemen'de öyle... Cezayir'de öyle...
Sırasını bekleyenlerde de öyle olacak.
Hiçbir "Dış düşman" kolaycılığının pençesine düşülmemesi, kitlelerin ne denli bilinçli olduklarını, rejime herhangi bir gerekçe yaratmamak için nasıl tutarlı ve disiplinli bir çerçevenin içinde kaldıklarını ortaya koyuyor.
(Not: Sadece İran'da "Kahrolsun Amerika", "Kahrolsun Siyonist devlet" sloganlarını duyduk.
Parlamento'da. Rejimin bekçisi muhafazakâr milletvekillerinden.
Onlar da tutarlı; ne yapsınlar, sokağın enerjisini yine "Dış düşman" kanallarına yönlendirmeye çalışıyorlar.)
Bir yazımızda "Genişletilmiş Ortadoğu"daki evrimlerin-devrimlerin en az 10 yıllık, kim bilir belki de 15-20 yıllık bir sürece yayılacağını belirtmiştik. Daha şimdiden bazı parçaları ortaya çıkan "Dev Puzzle", o sürecin sonunda bambaşka, yepyeni bir Ortadoğu doğacağını müjdeliyor.
Sanal ortamda sağlanmış olan dünyayla entegrasyonun gerçek hayatta da tamamlandığı bir Ortadoğu.
Çoğulcu demokrasiye geçmiş (Çünkü otoriter rejimler de kendilerini "Demokrat" diye tanımlıyorlar) bir Ortadoğu.
Taçlı ve taçsız hanedanların köşelerine çekildikleri bir Ortadoğu.
Zenginliklerin bir avuç elit tarafından yağmalanmadığı, gaspedilmediği bir Ortadoğu.
Ve yine bazı parçaları ortaya çıkan Ortadoğu'nun "Dev Puzzle" ı başta ABD olmak üzere Batı'nın "Ya otoriter rejimler ya da dini yönetimler" ikileminin aslında ne denli gerçekdışı vehimlerin ürünü olduğunu, Atlantik'ten Hint Okyanusu'na kadar uzanan coğrafyadaki halklara nasıl on yıllar boyunca boşu boşuna zulmedildiğini gözümüzün içine sokuyor.
Ortadoğu'daki başkaldırı kasırgası sadece bölgeyi değil, Batı'yı da değiştirecek.
Bu yeni gerçeği ilk ve en iyi anlayan El-Kaide oldu. Afganistan ile Pakistan arasındaki bir yerlerde saklanan Usame Bin Ladin'in, teorisyeni Eymen El-Zevahiri'nin derin suskunlukları ondan...