Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Dam arkadaşı

Halk deyişine göre, damdan düşenin halinden ancak damdan düşmüş olan anlar. Türkiye dünden beri, kendisi gibi damdan düşmüş olan bir ülkenin liderini ağırlıyor: Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner.
Türkiye ve Arjantin peş peşe damdan düştüler, yani ekonomik kriz uçurumuna yuvarlandılar: Türkiye, 2001 Şubat'ında, Arjantin birkaç ay sonra, 2001 Temmuz'unda.
Krizin Türkiye'ye bedeli ağır oldu: Gayrisafi milli hasıla yüzde 10 düştü, kişi başına milli gelir 3.095 dolardan 2.250 dolara geriledi, dünyanın en büyük ekonomileri klasmanında 10 basamak birden aşağı yuvarlandı...
Ama krizin Arjantin'e bedeli Türkiye'ye göre misliyle ağır oldu: Gayrisafi milli hasıladaki gerileme yüzde 20'yi aştı, halkın yüzde 57'si yoksullaştı, işsizlik yüzde 23'e fırladı... Bunun yanı sıra ülkenin birçok bölgesinde isyanlar çıktı, yaygın yağmalama olayları görüldü...
Krizin iki ülkedeki siyasal faturası ise şaşılacak benzerlikler gösteriyor: Türkiye'de kriz ilk seçimde (3 Kasım 2002) beş partiyi bertaraf etti, yani parlamento dışına itti: ANAP, DSP, MHP, DYP, SP. Arjantin'de ise sadece bir yılda beş cumhurbaşkanı götürüp getirdi: Eduardo Camano, Fernando de la Rua, Adolfo Rodriguez Saa, Ramon Puerta, Eduardo Duhalde ve Nestor Kirchner.
İşte dün ülkemize gelen Christina Fernandez de Kirchner, bu beşlinin sonuncusunun, Nestor Kirchner'in eşi.
Nestor Kirchner 2003'te seçildi, 4 yıl görev yaptı, daha sonra eşini halef gösterdi, 2007'de o da ilk turda açık arayla seçildi.
Ama Buenos Aires'teki yaygın inanç, Arjantin'in çifte başkan tarafından yönetildiğiydi; yani Christina Kirchner'i perde arkasından kocası Nestor Kirchner'in yönlendirdiği söyleniyordu. Artık söylen(e)miyor; çünkü Nestor Kirchner geçen yıl, 27 Ekim 2010'da bir kalp kriziyle hayata veda etti. Ama ardında iyi bir miras bıraktı, eşi Christina Kirchner de bu mirası daha ileri götürdü. İşte rakamlar: Son 8 yılda, yani Kirchner çiftinin döneminde Arjantin'in gayrisafi milli hasılası yüzde 70 büyüdü, istihdamda da yüzde 30'un üstünde artış sağlandı. Hepsi bu kadar değil; dış ticareti fazla veriyor, döviz rezervleri rekor kırıyor, ailelerin tasarruf oranlarının yükselmesi sayesinde yatırımlar iç kaynaklarla finanse ediliyor, dünyada hammadde fiyatlarındaki sürekli ve hızlı artış, önümüzdeki yıllarda da güçlü büyümeyi güvence altına alıyor...
Eh, Türkiye'nin ekonomik performansının da Arjantin'den aşağı kalır yanı yok: Yüksek büyüme hızı, açlık sınırının altındaki nüfusun sıfırlanması, yoksulluk sınırı altında yaşayanların oranının yüzde 3'ten binde 2'ye geriletilmesi, işsizliğin son küresel ekonomik kriz öncesinin düzeyine çekilmesi, ihracatın yeniden rekorlar kırmaya başlaması, AB ülkelerini kıskandıracak kadar elverişli koşullarda dış kaynak bulunması, yabancı sermaye girişinde ve döviz rezervlerinde çok iyi tablolar sergilenmesi...
Uluslararası piyasalar ve dostlarımız-düşmanlarımız en az iki yıldır ha bre aynı soruyu tekrarlayıp duruyorlar: "Türkiye bu yüksek performansı daha ne kadar sürdürebilir?" Cevap belli: Siyasal istikrar sürdükçe, mali disiplinden ödün vermedikçe bu yüksek performans sürüp gider.
Dam arkadaşıyız ya; aynı soru son zamanlarda Arjantin için de gündeme getiriliyor: "Sıra dışı, Çin'inkine taş çıkaran büyüme daha ne kadar gidebilir?" Onun da yanıtını Cumhurbaşkanı Christina Kirchner ile ekonomi kurmayları verirler herhalde.
Ama damdan düşenler, bir daha aynı kazayla karşılaşmamak için gerekirse uykusuz kalmayı tercih ederler.
Onun için piyasalar, piyasa yapıcıları Türkiye ve Arjantin'i bir yana bıraksınlar, hayatlarında ilk kez damdan düşenlerin durumlarına eğilsinler. Yunanistan'a, İrlanda'ya, Portekiz'e, hatta İspanya'ya ve onun ardında sırasını bekleyenlere...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA