Konumuz yine Yunanistan'ın kaçak göçmen akınını önleyebilmek için aramızdaki sınıra duvar ya da yüksek çit örmesi projesi. Çünkü bu girişim bize çok koydu.
Hatırlar mısınız; Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye'nin AB üyeliğini engellemek için sarıldığı bahanelerin ilki "Avrupa'nın coğrafi sınırları" olmuştu. Her fırsatta, Türkiye'yle ilgili her soruda aynı gerekçeyi ortaya sürmüştü: "Bize okulda, coğrafya dersinde, Türkiye'nin Asya'da yer aldığını öğrettiler; yanılıyor muyum?"
Ancak başta İngiltere, İspanya ve İtalya olmak üzere birçok AB üyesi "Jeostratejikjeopolitik kaygılar"la ya da "AB'nin küresel güç iddiası"na toz kondurmamak için Sarkozy'nin bu görüşüne destek vermeyince, 2007 sonundaki liderler zirvesinde bir uzlaşma formülü geliştirilmişti: AB'nin gelecek vizyonunu ve de Avrupa'nın sınırlarını çizmek için bir "Akil adamlar kurulu"nun görevlendirilmesi...
Görevlendirildi de. İspanya eski Başbakanı Felipe Gonzales'in başkanlığında ve Estonya eski Cumhurbaşkanı Vaira Vike- Freiberga ile Nokia eski Başkanı Jorna Ollila'nın başkan yardımcılığında oluşturulan 12 üyeli düşünce grubu (Diğer üyeleri: Lykke Friis, Mario Monti, Nicola Notat, Rem Koolhaas, Rainer Münz, Wolfgang Schuster, Richard Lambert, Kalypso Nicolaidis, Lech Walesa), 18 aylık çalışma sonunda 8 Mayıs 2010'da AB Konseyi'ne (Devlet ve hükümet başkanlarından oluşan kurul) 46 sayfalık bir rapor sundu. Adı: "2030'ların ufkunda Avrupa için bir proje".
Raporda, Sarkozy'nin Avrupa'nın sınırlarının çizilmesi talebine de yanıt verildi. "Avrupa'nın gerçek sınırları Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin iddia ettiği gibi coğrafya değil, Avrupa'nın değerleridir" diye başlayan cevapta şöyle deniyordu:
"AB, yeni potansiyel adaylara açık tutulmalıdır ve adaylar, üyelik kriterlerine uyum derecesine göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Avrupa'nın gerçek sınırları bu kriterlerle çizilmektedir. Bu diyalog ve üyeliğe açık tutma politikaları gereğince AB, başta Türkiye olmak üzere halen resmen aday statüsüne sahip bulunan ülkelere karşı taahhütlerini yerine getirmeli ve katılım müzakereleri sürecini devam ettirmelidir." (Sayfa 36)
Gonzales başkanlığındaki kurulun bu raporundan sonra Sarkozy bir daha Türkiye'ye karşı coğrafi gerekçeyi ağzına almadı.
Şimdi Atina'nın Türk-Yunan sınırı veya en azından Meriç nehri boyunca duvar ya da yüksek çit örmeye kalkması, Sarkozy'nin "Akil adamlar komitesi" ne yaptıramadığını, komşu eliyle gerçekleştirmesi demek olacak.
Çünkü o duvar ya da çit AB'nin dış sınırını çizecek veya belirleyecek. Avrupa'nın Meriç'te son bulduğu mesajını simgeleyecek.
Bir de böyle bir duvarın ya da çitin Türkiye-Avrupa ilişkilerine etkisini aklının ucundan bile geçirmeyen Edirne Valisi Gökhan Sözer, "Sınıra fiziki engel, kaçakların geçişlerini önleme konusunda önemli kolaylık sağlayacak" diyerek Papandreu Hükümeti'nin projesine destek vermiyor mu; ört ki ölem!