Altermondialistlere, Avrupa Sosyal Forumu'na, küreselleşme karşıtlarına, deglobalizasyon isteyenlere bir önerimiz var: Yıllık toplantılarını bundan böyle Porto Alegre yerine İzmir'de yapsınlar.
Çok memnun kalacaklar. Çünkü küreselleşmenin uğramadığı bir kent orası!
Birkaç gün önce Yeni Asır'da 7 sütuna yayılmış bir fotoğraf yayınlandı.
Altında da yine 7 sütunluk bir başlık: "Duayenlerden reçete".
Ama ne reçete...
Kimi "Yeni bir atılım stratejisi belirleyelim, böylece İzmir eski günlerine dönebilir" diyor. Eski günler? Özetleyelim:
Aile şirketleri, yerel bankalar, kartel anlaşmaları ve birbirinin altını oymalar.
Kimi "Birlik olmamız, birbirimizin dertlerine daha fazla önem vermemiz gerekiyor" diye konuşuyor. Birlik olmak?
Özetleyelim: 20 yıl kadar önce "Birlikten kuvvet doğar" ilkesiyle ve de "Herkesin elini taşın altına koyması" dileğiyle çok ortaklı bir şirket kuruldu. Türkiye'nin ilk alışveriş merkezlerinden biri olarak gösterilen dev bir hipermarket yatırımı yapıldı. Sonra bir market daha, bir market daha... Ve şirket ciddi biçimde kâr etmeye başlar başlamaz, herkes hissesini bir İngiliz şirketine satıverdi. Sonra bir çok ortaklı şirket denemesi daha yapıldı. Fuar'ın karşısındaki eski garaj alanında yatırım için. Ve İzmirli bir siyasetçinin açtığı davayla, o mezbelelik sit ilan ediliverdi.
Şirket de, o alan da öyle duruyor.
Devam edelim...
Duayenlerden biri reçete olarak, "Bundan sonra adımızdan söz ettirmek için sanayi ve yatırıma ağırlık vermeliyiz" diyor. Sanayi, yatırım? Özetleyelim:
İzmirli işadamları babalarından, dedelerinden kalma sanayi tesislerini elden çıkardılar. Kimini Anadolulu yatırımcılar kaptı, kimini yabancılar.
Şimdi hepsi o satışlardan kazandıklarını yiyorlar.
Ve bir de birbirlerini! Çünkü iş hayatının içindeyken dedikoducuydular, rantiye haline gelince daha da çeneleri düştü.
Bir başka duayenin reçetesi:
"İzmir, ilklerin kenti olmayı sürdürmeli. Bunu yapmayı başarırsak, ilerleriz." Bozdur bozdur harca misali bir cümle.
Açalım: İzmir gerçekten ilklerin kenti: Türkiye'de kardeşlerin, evlatların entrikalarla sokağa bırakıldığı şirketlere sahip ilk kent. İzmir miras kavgası yüzünden koca koca şirketlerin battığı ilk kent. İzmir ülkenin zenginlik klasmanında her yıl birkaç basamak daha gerileyen ilk ve tek kent. İzmir "Küçük olsun benim olsun" anlayışı yüzünden futbolda bile küme düşmüş ilk kent. İzmir bir zamanlar Türkiye siyasetine yön verirken şimdi Ankara'ya sesini duyurabilmek için aracılara ihtiyaç duyan ilk kent...
Daha sayalım mı?
Böylesine dünyadan kopuk, küreselleşmenin uğramadığı bir diyar İzmir. Porto Alegre'nin yerine aday göstermekte haksız mıyız?
İzmir muhabbeti bitmez. Yarın devam.