Bölücü terörle mücadele ve PKK sorununun çözümü için "Model" arayışlarında sık sık gündeme getirilen örneklerden birini de Kuzey İrlanda oluşturuyor.
Yani bazı çevreler, Kuzey İrlanda'daki ayrılıkçı terör örgütü IRA'nın uzun ve zorlu müzakere süreci sonunda silahsızlandırılmasının, örgüt yöneticilerinin ve üyelerinin demokratik yaşama katılmaları yolunun açılmasının, PKK sorunu için de emsal olabileceğini söylüyor.
Garry Adams, Martti Ahtisaari, rahip Alec Reid, John Thomas Alderdice, Jim Gibney gibi Kuzey İrlanda'daki süreçte taraf veya arabulucu olarak görev almış kişilerin de PKK sorununun çözümü tartışmalarına karış( tırıl)maları, bu çevrelerin elini epey güçlendirdi.
Bu görüş o kadar dal-budak sarmaya başladı ki, sonunda Batı medyasında bile yankı buldu. Örneğin, Alman "Der Tagesspiegel" gazetesi üç gün önce, "Kuzey İrlanda, Türkiye için örnek mi olacak?" başlıklı haber-analizinde IRA'nın silahsızlandırılması sürecinin ve bu sürecin noktalandığı "Kutsal Cuma Anlaşması"nın Ankara'da dikkatle incelendiğini ve tartışıldığını yazdı.
Ancak biz amaçlarına terörle, silahla ulaşmaya çalışma ve bazı dış güçlerin desteğini kazanma dışında IRA ile PKK arasında Kuzey İrlanda'yı Türkiye'ye model ya da örnek yapacak kadar ciddi benzerlikler olmadığı görüşündeyiz.
Her şeyden önce IRA'nın ve PKK'nın çıkış nedenleri ayrı: PKK en azından Abdullah Öcalan yakalanıncaya kadar Türkiye'nin bir bölgesini koparmayı ve orada bağımsız bir devlet kurmayı amaçlıyordu. IRA'nın hedefi ise Kuzey İrlanda'yı İngiltere'den koparıp İrlanda Cumhuriyeti'yle birleştirmekti.
Çıkış noktasında bir benzerlikten söz edilebilmesi için, örneğin PKK'nın Güneydoğu'yu koparıp Kuzey Irak'la birleştirmeyi hedeflemesi gerekirdi. Tabii bunun için de önce Kuzey Irak'taki özerk Kürt oluşumu bağımsızlığı ilan etmeli, uluslararası toplulukça tanınmalı, BM'ye üye kabul edilmeliydi.
Ayrıca, PKK ile mücadeleyi askeriyle, polisiyle Türk güvenlik güçleri yürüttü. IRA'ya karşı ise İngiliz güvenlik güçlerinin yanı sıra Kuzey İrlanda halkının İngiltere ile birlik yanlısı olan çoğunluğu da savaştı. Silahlı olarak. Tıpkı IRA gibi "Paramiliter" örgütler (UUP, UDA, UVF) kurarak.
Zaten o nedenle IRA'nın silahsızlandırılmasını ve Kuzey İrlanda sorununun çözülmesini sağlayan 10 Nisan 1998 tarihli "Kutsal Cuma Anlaşması"na (Paskalya'dan önceki cuma günü tüm Hıristiyanlar'ca kutsal kabul ediliyor) sadece İngiliz Hükümeti ve IRA değil, İrlanda Cumhuriyeti ile IRA'ya karşı silahlı mücadele veren halk çoğunluğunun örgütlerinin temsilcileri de imza koydu.
"Kutsal Cuma Anlaşması"nın bellibaşlı maddelerini de aktaralım ki, Kuzey İrlanda'nın neden model olamayacağı daha iyi anlaşılsın. Buyurun:
Kuzey İrlanda'da seçimle bir yerel parlamento oluşturulacak.
Kuzey İrlanda'nın bir başbakan başkanlığında bakanlar kurulu olacak.
Tüm "Paramiliter" örgütler (IRA, UVP, UDA) silahsızlandırılacak.
Kuzey İrlanda ile İrlanda Cumhuriyeti arasında işbirliği platformları kurulacak.
İrlanda Cumhuriyeti, anayasasını değiştirerek, Kuzey İrlanda'daki toprak taleplerinden vazgeçecek.
Kuzey İrlanda'da doğan herkes İngiltere veya İrlanda vatandaşlığını kabul etme hakkına sahip olacak, isteyen iki ülkenin de vatandaşı olabilecek.
Bu anlaşma daha sonra hem Kuzey İrlanda'da, hem de İrlanda Cumhuriyeti'nde referanduma sunuldu ve halkın ilkinde yüzde 74'ünün, ikincisinde de yüzde 94'ünün oyuyla kabul edildi.
Ayrılıkçı örgütün silahsızlandırılması ve siyasal yaşama katılması dışında IRA'nın PKK ile, Kuzey İrlanda'nın da Güneydoğu ile ne benzerliği var tanrı aşkına...