Bugün köşemi bir okuruma bırakıyorum. 1999- 2004 döneminde Varto Belediye Başkanı olan Abdulbari Han'a. Gönderdiği e-mail'de bakın neler anlatıyor...
"AK Parti'nin gerek Demokratik Açılım adımları, gerekse Anayasa değişikliği paketi BDP'nin desteğini alamadı. Bu sonuç BDP yöneticilerinin Kürt halkının değer yargılarından uzak durmalarından kaynaklanıyor.
Çünkü BDP hiçbir zaman Kürt partisi olmadı ve bu zihniyet yapısıyla asla olamaz. Bu partinin sadece gövdesi Kürt. Fakat mantığı ve beyni Kürt değil. Baskıcı, şantajcı ve statükocu bir parti. Ne yazık ki, BDP'ye destek veren saf ve temiz duygulara sahip Kürt halkı, onların bu zihniyetini bilmiyor veya bilse bile üzerinde pek durmak ve düşünmek istemiyor. İşte en tehlikeli durum da bu. BDP bu kitle sayesinde attığı her adımı doğru olarak kabul ediyor ve diğer Kürt muhalefetini baskı altında tutarak sindirmeye çalışıyor. Referandumda da BDP bu yolu izledi. Başta Diyarbakır olmak üzere Kürt nüfusun yoğun olduğu her yerde okuma yazması bile olmayan 3-5 kişinin eline kâğıt-kalem tutuşturup 'Sandığa gidecek EVET'çi vatandaşların tespit edilip Kandil Dağı'na bildirileceği' şantajında bulundular. Her ne hikmetse bu şantajcı grup HAYIR oyu atacağı belli olan vatandaşlara hiçbir şekilde yanaşmadı, hatta Tunceli ve Muş'un Varto ilçesinde olduğu gibi bunlar teşvik bile edildi.
Bu baskılara rağmen Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve diğer Kürt muhalefeti referandum öncesi karşı duruş sergileyerek BDP'nin oyununa gelmediler. Zira bu Kürt muhalefeti ve STK'ları BDP yöneticilerinin Kürt meselesini, sırf kendileri muhatap kabul edilsin diye, devletle pazarlık konusu yaptıklarını biliyor ve daha duyarlı bir duruş sergiliyorlar.
BDP'nin baskıcı zihniyetine karşı, artık Diyarbakır merkezli Kürt aydınlarının ve STK'larının karşı çıkışları söz konusu. Bu durum, BDP'nin bölgedeki otoritesine ve tekli hâkimiyetine başkaldırı olarak görülebilir. BDP ilk kez bölgede böylesi ciddi bir muhalefetle karşı karşıya.
Bugün Türkiye'de Demokratik Açılım adı altında Kürt meselesini çözmek için çeşitli adımlar atılıyor. Bu kapsamda hükümet yetkilileri şiddete bulaşmamış olan BDP dışındaki Kürt muhalefeti, STK'lar ve bölgenin kanaat önderleri ile görüşmeler yapıyor ve çözüm yolları bulmaya çalışıyor. Atılan ve atılacak olan adımlar Türk ve Kürt halkının kardeşliği, refahı ve mutluluğu için. O nedenle, bu adımların daha da ileriye atılmasını sağlamak için bunların teşvik edilmesi gerekir. Anayasa değişikliğini ve bundan sonra atılacak demokratik adımları bu kapsamda değerlendirmek doğru olur.
Dikkat edilirse, referandumdan sonra BDP'nin bütün çabası gerek boykotta aldığı bu sonuçla ve gerekse okul boykotuyla, hükümetin bundan sonra atacağı demokratik adımlarda kendisini muhatap olarak kabul ettirmeye çalışmasına odaklandı. Oysa muhatap belli: Yurt içinde ve dışında referanduma destek veren BDP dışındaki Kürtler, STK'lar, Hak-Par, Kadep gibi partiler ile AK Parti'deki Kürt milletvekilleri...
BDP referandum süresince uyguladığı baskıcı tutumundan vazgeçmedikçe bölgedeki STK'lardan ve diğer Kürt muhalefetinden hiçbir destek görmeyecek. Umarım ki, BDP bu çatışmacı tutumundan vazgeçer, daha barışçıl bir tutum sergiler ve halkımızın özlediği ulusal demokratik hakların verilmesinde atılacak adımlara katkı sunar ve ülkedeki demokrasinin teminatı durumuna gelir."
Abdulbari Han, mesajını "Aydınlık yarınlara doğru" diye noktaladı. Umarım. Türk'üyle, Kürt'üyle hep birlikte aydınlık, barış dolu yarınlara...