Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Gökkuşağının ötesi

Doğrudan demokrasi modelinin cenneti İsviçre'de bir referandum girişimi, Avrupa'nın göbeğinde şeytanları uyandırdı.
Girişimciler, tecavüz ve pedofili cinayetlerinde idam cezasının geri getirilmesini talep ediyorlar, bu konuda referandum yapılabilmesi için imza toplama izni istiyorlardı. (Not: İsviçre'de bir talebin ya da önerinin halkoyuna götürülebilmesi için, 18 aylık sürede 100 bin imza toplanması gerekiyor. Bu girişimi başlatanlara da 12 Şubat 2012'ye kadar süre tanındı.) Gerekçeleri: Bu insanlık dışı cinayetlerde adalet yerini bulmuyor.
Hükümet, girişimcilere izin verdi ve ortalık bir anda toz duman oldu. Bir yanda idam karşıtları, karşı yanda ölüm cezasını savunanlar. Destekçiler ve karşıtlar gazetelere, internet sitelere mesaj yağdırmaya başladılar. Hemen anketler devreye sokuldu: Hukukçular da "Her konuda halkın görüşüne başvurmak doğru mu?" sorusunu, daha doğrusu sorununu yeniden ısıttılar.
Bereket kargaşa sadece bir gün sürdü: Girişimciler yayınladıkları 7 maddelik bir bildiriyle "Bu hassas konuda" kamuoyunda gerekli yankıyı uyandırmayı yeterli gördüklerini ve imza kampanyasından vazgeçtiklerini duyurdular.
Peki, kimdi tecavüz ve pedofili cinayetlerinde ölüm cezası verilmesini isteyenler? Cevap: Bir kurbanın yakınları.
Kamboçya kökenli, bir mücevhercide tezgâhtarlık yapan 28 yaşındaki Sou Ken T. Bir gece iki yıldır birlikte yaşadığı erkek arkadaşı tarafından öldürüldü. Tecavüz edildikten sonra. Katil önce suçunu itiraf etti, daha sonra ifade değiştirdi, "Alkolün ve uyuşturucunun etkisindeydim, hiçbir şey hatırlamıyorum" dedi.
İdam girişimini başlatanlar işte Soun Ken T.'nin yakınlarıydı. Annesi, kız kardeşi, eniştesi ve dört hemşehrileri.
Ailenin yaşadığı trajediyi anlamak için hazırladıkları internet sitesine (www. todes-strafe.ch) girmelisiniz. Karşınıza gözünden yaşlar süzülen bir genç kız fotoğrafı çıkıyor. "Over the Rainbow" şarkısı eşliğinde.
Bu şarkının öyküsünü hatırlar mısınız? 1939'da Judy Garland'ın başrolünü oynadığı "Oz Büyücüsü" filmi için bir gecede yazılıp bestelenmişti. Film, sinema tarihinin başyapıtları arasında sayılıyor, "Over the Rainbow" ise en iyi film şarkıları listesinin bir numarasında.
Bitmedi; "Over the Rainbow" İkinci Dünya Savaşı sırasında Avrupa'daki Amerikan askerlerinin moral kaynağı olmuştu. Savaşın yakıp yıktığı Avrupa'da "Cennet vatanları" ABD'ye dönüş umutlarını tazelediği için.
Çünkü şarkı bir özlem ağıtıydı. Bir çocuğun bu dünyanın umutsuz kargaşasından kaçış arzularını anlatıyordu. "Hüzünlü yağmur damlaları"ndan "Gökkuşağının ötesindeki rengârenk bir dünya"ya gitme hayallerini. Çocuk, "Kaygıların bir limonlu sorbet", yani şerbet gibi eridiği bir diyara uçması için gökyüzünün yarılıp kendisine geçit vereceğine inanıyordu.
Üzgünüz; kaygısız, tasasız, mutluluğun hüküm sürdüğü dünya sadece çocukların hayallerinde var. Bir de "Over the Rainbow" misali şarkılarda.
Gerçek hayat, yaşadığımız dünya ise tam bir cehennem. Bir vahşet gezegeni. İnsanoğlu yüzünden. Ve ne yazık ki sanal âlemdeki iğrençlikler, sapıklıklar, vahşet dürtülerini daha da kamçılıyor.
Bu da doğal olarak idam cezasının geri getirilmesini isteyenlerin sayısının her geçen gün daha da artması sonucunu veriyor. (İsviçre'deki anketlerde son durum şöyle: İdam yandaşları yüzde 40, karşıtları yüzde 57, görüşü olmayanlar yüzde 3. Yani her 10 İsviçreli'den 4'ü idam yanlısı.)
Neyse idam için referandum girişimi geri çekildi de İsviçre'de ortalık -şimdilik- yatıştı.
Geriye Kamboçyalı genç kadının gözyaşları kaldı. Bir de "Over the Rainbow"ın hüzünlü ezgileri. Ey gökyüzü, ebemkuşağının ardındaki mutluluk diyarına ulaşmamız için geçit ver...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA