Baykal'ı rahmetli Bülent Ecevit'in 1970'lerdeki beyin kadrosuna girdiği günlerden tanırım. Gazeteci- siyasetçi zemininde uygar, karşılıklı saygıya dayalı bir ilişkimiz ya da diyalogumuz oldu.
Bu uzun dönemde Baykal'ın iki kez boğazının düğümlendiğini, gözlerinin nemlendiğini gördüm.
İlki, 2004 yazında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı sevgili Ahmet Piriştina'yı toprağa verirken.
İkincisi ise dün istifasını açıklarken.
İki dramın da bir ortak yönü var: Baykal, Piriştina'nın ölümünde olduğu gibi dün de asla geri gelmeyecek bir şeyleri yitirdiğini, hayat( ın)ın asla eskisi gibi olmayacağını biliyordu. Çok sevdiği Lara plajının kumları gibi bazı şeylerin avucunun içinden kayıp gittiğini görüyordu.
Şimdi başta CHP'liler olmak üzere tüm siyasi çevrelerde "Baykal gerçekten defteri kapattı mı, yoksa 22 Mayıs'taki kurultayda dönecek mi" sorusuna yanıt aranıyor.
Hiç fark etmez. Gitse de büyü bozuldu, kalsa da.
Gönlüm -belki- kalmasından yana ama aklım, mantığım gitmesinin doğru olacağını söylüyor.
Çünkü kalırsa, kaset düzmece çıksa bile Baykal'ın miting meydanlarında hangi sloganlarla karşılanıp uğurlanacağını duyar gibi oluyorum.
Çünkü kalırsa, kasetin montaj olduğu kanıtlansa bile, kamu belleğinde yayını engellenen "Varan 2 filminde acaba ne vardı" sorusunun kasap çengeli gibi sallanıp duracağını düşünüyorum.
Çünkü kalırsa, onun ifadesiyle "CHP'yi yeniden tanzim etmek isteyenler"in başka planları, başka tezgâhları devreye sokabileceklerini kestirebiliyorum.
Hayır, Baykal dönmemeli.
Yine kendisinin ifadesiyle "İstifasının Türkiye'de yeni bir uyanışın başlangıcı olması" için.
Sadece kamusal değil özel yaşamları da alt-üst eden yasadışı dinlemelere, gizli kameralara, elektronik eşkıyalığa "Dur" diyecek dinamiklerin harekete geçmesi için.
Erdemli duruşunun tüm toplumda uyandırdığı saygıyı ve ona getirdiği ek saygınlığı zedelememesi için.
CHP'yi kendi haline bıraksın. Nice badireler atlatmış olan Atatürk'ün mirası nasıl olsa yoluna devam eder. Kim bilir, belki de daha bir ivmeyle, daha bir hırsla...
CHP'nin Onursal Genel Başkanlığı da Baykal'ın çocuklarına, torunlarına gururla bırakabileceği bir övünç madalyasıdır.