Yunanistan'ın en prestijli gazetelerinden "To Vima"da yayınlanan bir yazıdan alıntıyla başlayalım:
"Bundan 43 yıl önce, 21 Nisan 1967'de albaylar cuntası darbeyle yönetimi ele geçirdi ve ülkeyi 7 yıl sürecek bir karanlığa gömdü. Bugün, bu utancın yıldönümünde Yunanistan ağır sorunlarına çözüm bulmak için IMF cuntasıyla masaya oturdu. 1967 darbesinde albaylar kendilerini 'Ulusun kurtarıcıları' olarak tanımlamışlardı. Günümüzün kurtarıcıları üniformayla değil, Chicago Okulu'nun (Not: Milton Friedman'ın yetiştirdiği liberal iktisatçıların ekolü) gri takım elbiseleriyle geldiler. Koşullarını dayatmak ve Yunan halkının egemenliğine el koymak için. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama birkaç yıl sonra herkes bugünü ulusal yas günü olarak hatırlayacak..."
IMF'nin gri kostümlü ekibinin Atina'ya ayak basmalarından hemen önce pazar günleri çıkan "Tipos tis Kiriakis" gazetesi bir kamuoyu araştırması yayınladı. "Pulse RC" araştırma şirketine yaptırılan anketin sonuçlarına göre, Yunanlılar'ın yüzde 92'si IMF'nin hükümete yeni ekonomik önlemler dayatmasını bekliyor. IMF'den yardım talebi halkın yüzde 48'ini öfkelendirdi, yüzde 28'ini ise korkuttu. Halkın yüzde 65'i IMF yardımının yaşamını olumsuz etkileyeceğini düşünüyor, yüzde 57'si "AB ve IMF yardımı olmadan da bu krizi atlatabilirdik" görüşünü taşıyor.
IMF heyetinin Atina'da kolları sıvamasından sonra, bu kez "Public Issue" şirketince bir araştırma daha yapıldı. Sonuç aynı: Halkın yüzde 91'i IMF'nin yeni önlemler istemesini bekliyor ve işsizlik ile yoksulluğun artmasından korkuyor.
Korktukları başlarına gelecek mi, hep birlikte göreceğiz. Ancak IMF reçeteleri malum: "1- Devletin giderlerini azalt, bu amaçla en başta çalışanların ve emeklilerin maaşlarını düşür, yatırımları durdur. 2- Devletin gelirlerini artır, bu amaçla dolaylı ve dolaysız vergileri, sosyal güvenlik primlerini yükselt. 3- Bütçede 'Faiz dışı fazla' fonu yarat, borç ana para ve faizlerinin ödenmesi ancak bu şekilde güvence altına alınabilir. 4- Kamu işletmelerini özelleştir, yani devletin neyi var, nesi yoksa sat."
Bu reçete, uygulandığı tüm ülkelerde belki kısa vadede "Yalancı dinçlik" verdi, ama orta ve uzun vadede iflah eden olmadı.
Ve Başbakan Yorgo Papandreu dün Yunanlılar'ın "Korkuyoruz" çığlıkları arasında acı haberi verdi: "IMF yardımını kabul ediyoruz!"
Yunan Hükümeti'nin bu kararı, komşunun kemerini birkaç delik daha sıkması anlamına geliyor.
Hiç kuşkusuz "To Vima"nın yazısında da belirtildiği gibi, Yunanistan'da ileride "Ulusal yas günü" olarak hatırlanacak.
Ama AB'de de "Birliğin utanç günü" olarak tarihe geçecek. Çünkü Yunanistan'ın IMF'ye teslim olmasıyla, AB'nin "Halklar ve devletler arasında dayanışmaya dayandığı" efsanesi çöktü.
Göreceksiniz, AB bu utancın altından kolay kolay kalkamayacak. Yine göreceksiniz, bu gelişme, "Avrupa'nın tek parası"nın, Euro'nun çok ağır bir darbe almasına, belki de çökmesine yol açacak.