Türkiye, Anayasa reformunu yargı reformuyla taçlandırmadıkça ne rahat edebilir, ne AB yolunu açabilir, ne de adalet dağıtabilir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) dün açıkladığı Y.T. O. kararı bu gerçeği bir kez daha yüzümüze vurdu.
Y. T. O. doğuştan AİDS'li bir evladımız. 14 yaşında. Erken doğması nedeniyle kan nakline ihtiyaç duyuldu. En güvenilir kan merkezi diye bilinen Kızılay'dan kan sağlandı. Ama Kızılay'ın gönderdiği kanda AIDS virüsü vardı. İşte o yüzden "Doğuştan AIDS'li" diyoruz.
Y.'nin dar gelirli olan ailesi uzun yargı süreci sonunda 1999'da Kızılay'dan 55 bin lira, 2008'de de Sağlık Bakanlığı'ndan 159 bin lira tazminat alabildi.
Ailenin bu süreçte çektiği çileler AİHM'nin uzun kararında ayrıntılarıyla anlatıldı. AİHM sözünü esirgemedi, Türk bürokrasisine ve yargı sistemine ağır eleştirilerde bulundu. Buyurun karardan birkaç bölüm:
"Türkiye'deki idari ve adli soruşturmada, Kızılay'ın vahim bir hata işlediği, Sağlık Bakanlığı'nın da elemanlarının görevi ihmalinden sorumlu tutulması gerektiği ortaya çıktı. Ayrıca mahkeme, Kızılay'ın 'Maliyeti yüksek' gerekçesiyle nakledilecek kanın önceden tahlilini yapmadığını da belirledi. Mahkeme Kızılay'ın kan bağışçılarına cinsel yaşamlarıyla ilgili herhangi bir soru yöneltmediğini de ortaya çıkardı.
Tüm gerçekler kısa sürede tespit edilmesine ve davanın hiç de karışık bir tarafı olmamasına rağmen, yargılamanın ve bürokratik soruşturmanın 9 yıl 4 ay 17 günde sonuçlandırılabilmesi, ayrıca O. ailesine verilen sözlerin yerine getirilmemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2, 6 ve 13'üncü maddelerinin açıkça ihlali anlamına gelmektedir."
AİHM'nin sözünü ettiği maddeler, "Yaşam", "Adil yargılama" ve "Etkin çare" haklarını düzenliyor.
Peki, O. ailesi nasıl mağdur edildi?
Tazminat davasını kazanmasından hemen sonra babanın "Yeşil kart"ı iptal edildi!
Yetkililer Y.'nin tüm tedavi masraflarının üstlenileceği sözü vermelerine rağmen, gerek Kızılay, gerekse Sağlık Bakanlığı çocuğun ayda 6.800 euro tutan tedavi ve ilaç giderlerini karşılamayı reddettiler.
Y.'nin kaydolduğu okulda dışlanması ve sınıf arkadaşlarının ailelerinin olumsuz tepkileri yüzünden baba hastalandı ve çalışamaz duruma düştü. Çocuğun tedavisi akrabaların ve dostların yardımlarıyla sürdürülebiliyor. Bunları biz söylemiyoruz; AİHM kararında tek tek sıralanıyor.
Böyle devlet olur mu?
Böyle adalet olur mu?
Tablo AİHM yargıçlarını öylesine isyan ettirdi ki, Türkiye'yi okkalı bir tazminata mahkûm etti: 380 bin euro. Ayrıca Y.'nin tedavisi yaşamının sonuna kadar devlet tarafından karşılanacak.
Bizce az bile. Hele Rum vatandaşı Titina Loizidu'ya Kuzey Kıbrıs'ta kalan evi için AİHM kararıyla 1 milyon 120 bin euro ödendiği düşünülürse...
"Türkiye, Anayasa reformunu yargı reformuyla taçlandırmadıkça adalet yerini bulamaz" demekte haksız mıyız?