Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Aşağılanmak

Başbakan Erdoğan'ın dün Ankara'da AB ülkeleri büyükelçileriyle bir araya geldiği saatlerde, Brüksel'de de AB'nin 27 üyesinin liderleri yılın ilk zirvesinde buluştu.
Zirvenin tek gündem maddesi vardı: "Yunanistan'ı nasıl kurtarırız?" Ve bu soruya yanıt arayanlar arasında bugün-yarın Yunanistan'ın durumuna düşme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ülkelerin liderleri de yer alıyordu: İspanya, Portekiz, İrlanda, hatta İtalya...
Brüksel'deki Yunanistan operasyonundan dün somut bir karar çıkmadı ama özellikle spekülatörlere karşı ortak bir irade sergilendi:
Yunanistan'ın batmasına asla seyirci kalınmayacak.
Yunan Hükümeti kaynak ihtiyacını karşılamak için tahvil çıkarırsa ve piyasalardan talep gelmezse, AB üyeleri (Özellikle Almanya, Fransa) bunları satın alacak.
Bir nokta daha kesinleşti: IMF'den yardım istenmeyecek. Çünkü böyle bir şey IMF'nin Yunanistan üstünden "Euro bölgesi"ne burnunu sokması yolunu açar ki bu, tüm Avrupalılar için "Aşağılayıcı", "Onur kırıcı" bir gelişme anlamına gelir.
Kesinleşen bir başka nokta daha var: Yunanistan, IMF kıskacından kurtulacak ama AB'nin ve Avrupa Merkez Bankası'nın vesayeti altına girecek. Bu da komşunun -IMF kadar olmasa da- onurunu zedeleyecek. Ve de belleğinin derinliklerine sinmiş korkuları su yüzüne çıkaracak.

Tarihte bir gezinti

Nasıl Türk halkının ortak belleği aradan yüz yıl geçmiş de olsa Düyun-u Umumiye travmasının izlerini taşıyorsa, Yunanlılar'ın da sadece kabuk bağlamış, en küçük bir kaşımada kanamaya hazır olan bir yaraları var.
Bizimkinden de eski bir hikâye. "Info- Grece" sitesinden aktaralım:
Yunanistan'ın Osmanlı'dan bağımsızlığını koparmasından üç yıl sonra İngiltere, Fransa, Rusya ve Bavyera bu genç devlete 2.8 milyon sterlin kredi açtılar. Yılda yüzde 5 faizle. Ama Yunanistan'a kredinin sadece 540 bin sterlini verildi. Gerisi komisyon, masraf ve krediyi kullandıracak kadronun ücreti olarak kesildi. 1832'de 60 milyon frank tutarında bir kredi daha verildi. Onun da 12 milyonu Osmanlı'ya tazminat olarak ödendi, gerisi komisyon, masraf vs. adıyla buharlaştı. Krediler ortada yoktu ama faizi işliyordu. O kadar ki, bir süre sonra Yunanistan borç taksitlerini ödeyemeyecek duruma düştü.
Sen misin ödemeyen! 1850'de İngiliz filosu Pire limanını ablukaya aldı. 4 yıl sonra bu kez İngiliz-Fransız ortak filosu aynı operasyonu tekrarladı. Yunan maliyesini denetleme yetkisi almadan ayrılmadılar.
1860'ta Yunanistan bir daha ödemeleri durdurdu. Avrupalı güçler borcu yeniden yapılandırdılar ama Yunanistan'ın yeni borç almasını önlemek için mali piyasalardan ihraç ettiler.
1892'de Başbakan Çarilaos Trikupis ülkeyi modernleştirme hamlesi başlattı. Geniş kapsamlı programının finansmanı için bir yandan vergi kaçağını azaltacak sert önlemleri uygulamaya koydu, bir yandan da yeniden dış kaynak arayışına girdi. İngiltere yardım elini uzattı.
Ne var ki, dış borç öylesine büyümüştü ki, devletin kasasına giren para, ancak faiz ödemelerini karşılayabiliyordu. 1 Aralık 1893'te Trikupis parlamentoda gerçeği açıklamak zorunda kaldı: "Beyler, maalesef iflas ettik!"
Ondan 4 yıl sonra Yunan ordusu Osmanlı'yla savaşıp kaybetti ve 93.9 milyon frank tazminat ödemek zorunda kaldı. Büyük güçler alacaklarını garantilemek için Yunanistan'ı o dönemin IMF'si olan Uluslararası Ekonomik Kontrol gözetimine soktular. Bu örgütün guvernörler kurulu bankacılardan oluşuyordu. Uluslararası Ekonomik Kontrol, ne zaman ipi gevşetti dersiniz? Yunanlılar'ın "Küçük Asya Faciası" dedikleri Sevr Anlaşması uyarınca Batı Anadolu'yu işgal macerasının felaketle sonuçlanmasından 4 yıl sonra, 1926'da. Acıdıklarından değil, "Bu devlet battı" hükmünü verdikleri için...
Tarih mi tekerrür ediyor yoksa komşu mu tarihten ders almayı bilmiyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA