"Hatasız kul olmaz" denir. İnsan ürünü olduğuna göre, hatasız gazete de olmaz.
Bazen bir haber kaynağınız sizi yanıltır, yanlış veya bazı unsurları eksik haber yayınlarsınız.
İşin doğrusunu öğrenince, düzeltmeye çalışırsınız.
Bazen doğruluğundan zerrece şüphenizin olmadığı habere tekzip yersiniz. Bir hakkın kötüye kullanıldığını bile bile o tekzibi yayınlamak zorunda kalırsınız.
Bunlar mesleğimizin cilveleri. Ya da kaçınılması mümkün olmayan riskleri. Onun için pek koymaz.
Ancak... Birçok kaynaktan doğrulattığınız bir haber sırf birtakım kaygılar veya hesaplar yüzünden yalanlanırsa, üstelik yalanlayanlar da haberin doğru olduğunu bile bile böyle bir şeye kalkışırlarsa, göz göre göre, kasten yalancı mevkiine konulmuş olmanın verdiği öfkeyle isyan seline kapılırsınız.
Tıpkı hafta sonunda benim yaşadığım gibi.
Ankara Büromuz'dan Hüsniye Oral muhteşem bir habere imza attı: "Domuz gribi sezonu bitti".
Öylesine ilgi gördü ki haberimiz, TV kanalları, internet siteleri alıntı yaptılar. (Not:
Haklarını yemeyelim, hepsi de SABAH'ı kaynak göstermeyi unutmadı.)
Haberimizde ısrar ediyorum
Derken, Sağlık Bakanlığı'ndan bir açıklama, pardon yalanlama: "Hayır efendim, domuz gribi sezonu bitmedi!" Dahası, "Haber kamuoyunu yanıltıcı nitelikte..."
Oysa arkadaşımız haberi hazırlarken günlerce titizlendi, her unsuru birkaç kez doğrulattı. "Pandemi Kriz Merkezi görevlilerinin asli işlerine döndüklerini" tek tek belirledi.
Beni en çok kızdıran da bakanlık yalanlamasında bazı sözcük oyunlarından medet umulması oldu: Neymiş; haberde "Bakanlık teslim alınmayan 35 milyon doz aşıyı iade edecek" ifadesini kullanmışız, "Teslim alınmayan bir miktarın iadesinin nasıl olacağını anlamakta güçlük çekiliyormuş..."
Oysa bu açıklamayı yapanlar da biliyorlar ki, teslim alınmayan 35 milyon doz aşının bir bölümünün siparişi iptal edilecek, böylece bir anlamda iade edilmiş olacak. Bir bölümü de Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu diğer aşı türleriyle takas edilecek.
Üstelik sipariş iptalinin veya değişikliğinin ilaç üreticileriyle yapılan sözleşmelere konulması son derece doğru bir politika. İsabetli öngörüsünden ötürü Sağlık Bakanlığı'nı gerçekten kutluyorum.
Anlıyorum; bakanlık "Pandemi Kriz Merkezi kapatılmadı" derken salgının yeniden hortlaması olasılığına karşı tedbirin elden bırakılmadığını söylemeye çalışıyor.
Ama ısrar ediyorum: "Domuz gribi sezonu bitti". Sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da. Neredeyse tüm ülkeler bir yandan henüz teslim edilmemiş, hatta üretilmemiş aşı siparişlerini iptal ettirmeye, bir yandan da ihtiyaç fazlası aşı stoklarını ikinci el pazarda satmaya uğraşıyor. (Not: Şu günlerde çevrenizde domuz gribi aşısı olan var mı?)
Dahası, benim de bu köşede birkaç kez yazdığım gibi, domuz gribinin büyük ilaç üreticilerinin vurgun senaryosu olup olmadığı araştırılıyor.
"SABAH'tan Mektup"a yakınmayla başladım, övünmeyle bitireyim: İstanbul'daki okurlarımız bugünden itibaren farklı bir gazeteyle karşılaşacaklar: SABAH, Türk basınında en beyaz kâğıdı, ya da mesleki ifadeyle "Yüksek derecede beyazlatılmış gazete kâğıdı"nı kullanmaya başladı. Böylece haberlerimizin temizliği sayfalarımıza daha iyi yansıyacak.
Bu ayrıcalığı yakın bir gelecekte diğer bölgelerdeki okurlarımıza da ulaştıracağız. Ama biraz sabır.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...