Bugün manşetten verdiğimiz Müjgan Halis arkadaşımızın "Olmayan örgütün müebbet mahkûmu" haberi bize Franz Kafka'nın ünlü romanı "Dava"yı hatırlattı.
Kafka'nın tüm romanları gibi insanı karabasanlara sürükleyen "Dava"nın kahramanı Josef K. adında, 30 yaşında, bankada çalışan kendi halinde biri. Josef bir sabah güvenlik güçleri tarafından tutuklanır. Ne suçunu bilmektedir, ne de hangi yasanın hangi maddesine göre yargılanacağını. Önce şaka zanneder ama durum ciddidir...
Müjgan Halis'in haberinin kahramanı Fırat Can'ın durumu da Josef K. gibi. Bir sabah güvenlik güçlerinin baskınıyla gözaltına alındı. 1997'de. Polis, evinde birtakım belgeler buldu. Kendilerine TKP-ML (B) adını veren bir grupla ilgili, polis kayıtlarına "Örgütsel doküman" diye geçen birkaç kağıt parçası.
Ardından bir kuyumcu soygununa katılmakla suçlandı. Durum ciddiydi; çünkü olayda kuyumcu can vermişti.
Delil toplama süreci
Fırat Can'ın yargılanması uzun, çok uzun sürdü: 13 yıl! Dosyadaki tek somut delil, delikanlının poliste baskı altında, yani işkence zoruyla verdiği ifadeydi.
Bu arada kuyumcu soygununun gerçek failleri belirlendi. Olsun!
Bu arada polis, TKP-ML (B) diye bir örgütün bulunmadığı sonucuna vardı. Olsun!
Bu arada Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu değişti. Olsun!
Ve karar: Silahlı terör örgütüne üyelikten, "Yağma" suçunu işlemekten ve de "Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs"ten müebbet hapis!
Tam Kafka'lık bir "Dava"! Hayır, AİHM'lik!
Çünkü, Fırat Can'ın dosyası "Adil yargılama hakkının ihlali"nin en daniska örneğini oluşturuyor.
Yargıtay da bu kararı onaylarsa, dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidecek. Ve eminiz; dosyayı okuyacak Avrupalı yargıçlar karabasan gördüklerini sanacaklar. Türkiye'yi temsil eden Işıl Karakaş ise sıkıntıdan terleyecek.
Hiç şüphesiz AİHM'de duruşmalar birkaç yıldan önce sonuçlanmayacak. Ama "Delil toplama süreci" bile 11 yıl süren davadan ötürü Türkiye'nin okkalı bir tazminat ödemeye mahkûm olacağı kesin.
Tıpkı geçen yıl Türkiye aleyhine verilen 341 mahkûmiyet kararının pek çoğunun gerekçesinde olduğu gibi.
Tıpkı geçen hafta Türkiye aleyhine çıkan 10'u aşkın mahkûmiyet kararının pek çoğunda olduğu gibi.
Ama bu arada Fırat Can cezaevinde kim bilir kaçıncı yılını doldurmuş olacak. 15 mi, 18 mi, 20 mi? Ve de kim bilir nasıl çırpınacak sesini duyurabilmek için...
Tam bir karabasan... Kafka'nın "Dava"sı gibi... Josef K. gibi...