Bir belgeden geniş bir alıntıyla başlayalım:
"Kimimizin Güneydoğu, kimimizin Kürt, kimimizin terör sorunu dediğimiz olay, maalesef Türkiye'nin bir gerçeğidir.
Partimiz bu sorunun bölge halkının mutluluğunu, refahını, hak ve özgürlüklerini gözeten, Türkiye'nin bütünlüğü ve üniter devlet yapısıyla birlikte bölgeyi tehdit eden terörün önlenmesinde zaaf yaratmayacak bir şekilde; kalıcı, tüm toplumun duyarlılıklarına saygılı, etkili ve sorunları kökünden çözmeye yönelik bir politika izleyecektir.
Resmi dil ve eğitim dili Türkçe olmak şartıyla, Türkçe dışındaki dillerde yayın dahil kültürel faaliyetlerin yapılabilmesini, partimiz ülkemizdeki birlik ve bütünlüğü zedeleyen değil, güçlendiren ve pekiştiren bir zenginlik olarak görmektedir.
Bölgedeki kimi olumsuzlukların giderilmesini, bölgeye dönük özel düzenlemeler yoluyla değil, genel demokratikleşme projesi bağlamında düşünmektedir.
30 bin insanımızın hayatına mal olan teröre rağmen bölge halkının üniter devlet yapısına bağlı olması, halkımızın sağduyusu ile meselenin etnik bir çatışmaya dönüşmemesi, konunun iç meselemiz olarak çözülebilir olmasının delilidir.
Terör ve baskı karşılıklı olarak birbirini besler. Terörün sonuç olduğunu unutan her yaklaşım, sadece baskı ile çözüm üretmeye yönelir. Oysa bu terörü daha çok güçlendirir. Bu nedenle terörü sona erdirmenin yolu, temel hak ve hürriyetlere saygılı bir devlet yaklaşımı ile ekonomik kalkınmayı ve güvenliği aynı bütünün parçaları olarak ele almaktan geçer.
Kültürel farklılıklar bölge halkıyla olan müştereklikleri arka plana atmayı gerektirmez. Aksine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma bilinci, toplumumuzun birlik ve beraberliğinin çimentosudur."
8 yıl önce hazırlandı
Bu satırları, AK Parti Programı'ndan aktardık.
Başbakan Erdoğan, "Biz bu demokratik açılımı birkaç ay değil, 8 yıl önce planladık" derken, 2001 yazında hazırlanan programdaki bu satırları kastediyor.
"Somut paket" bekleyenler, atılacak adımların ipuçlarını da bu belgede bulabilirler. Birkaçını sıralayalım:
Resmi dil ve eğitim dili Türkçe olacak ama Kürtçe "Kültürel faaliyet" yapılabilecek.
Sorun, bölgeye özel önlemlerle değil, tüm toplumu kapsayacak "Demokratikleşme projesi" ile çözülecek.
Terör ortamından zarar görenlerin mağduriyeti hem ekonomik teşviklerle, hem de rehabilitasyonla giderilecek.
"Bürokratik otoriter devlet" sisteminin yerini "Demokratik devlet" anlayışı alacak.
"Türk vatandaşlığı" yerine "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" bilinci geliştirilecek.
Tüm bunlara da kısa, orta ve uzun vadeli önlemler içeren bir süreçte ulaşılacak. Bu kadar açık.