Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Duyuyor musunuz?

Bu yazı ne kendilerini "Anti-semitizm" rüzgârlarına kaptırmış olanlara çanak tutmayı amaçlıyor, ne de duygu sömürüsü yapmayı.
Çünkü bu satırların yazarı "Anti-semitizm" in sadece insanlık suçu değil, aynı zamanda insanlık ayıbı, insanlık utancı olduğuna da inanıyor. Tıpkı "İslamofobi", "Irk ayrımcılığı", "Ten ayrımcılığı" ve de 21'inci yüzyıla yakışmayan nice ayrımcılık gibi.
Ve çünkü konu duygu sömürüsünü kaldıramayacak kadar trajik. Bir insanlık faciası.
Biz sadece duyulamayacak kadar cılızlaşmış, duyulmaması, duyurulmaması için bastırılmış, sindirilmiş bir çığlığı kulaklarınıza taşımak istiyoruz.
Kış boyunca E-5'ten gidip gelirken, her sabah ve akşam Bayrampaşa Belediyesi'nin katlı otoparkının önüne vardığımızda, başımızı yukarı kaldırırdık. Vicdanımızın dürtüklemesiyle.
Binanın iki cephesinde ikişer katı kaplayan bez afişler vardı: "Unutmayın; Gazze yardımlarınızı bekliyor."
Geçenlerde bir sabah oraya varınca yine başımızı kaldırdığımızda afişlerin yerinde yellerin estiğini gördük. İçimiz burkuldu. "Gazzeliler'i ne haliniz varsa görün uçurumuna iten tekmelere bir tane de bizden mi..." diye.
Kızmayın. Eleştirmiyor, sadece durum tespiti yapıyoruz. Zira dünya Gazze'yi gündeminden düşürdü.
Arada bir, Batı medyasından bir vicdan sahibi çıkıp, "Gazze'yi hatırlayan kaldı mı?" diye sormasa tümüyle belleklerden silinecek.
Arada bir Nobel ödüllü aydınlar, BM'ye bağlı kuruluşlar ve Obama yönetiminden birileri çıkıp "Gazze halkı ne zaman en temel insanlık haklarından yararlanacak?" diye isyan etmese veya İsrail'e "Geçiş noktalarını aç, Gazze'ye nefes aldır" çağrıları yapmasa, toplama kamplarının koşullarında yaşamaya mahkûm edilmiş genciyle-yaşlısıyla, kadınıyla-çoluğuyla-çocuğuyla 1.5 milyon insan, göz göre göre, hayır göz görmeye görmeye yok edilecek.
Arada bir sivil toplum örgütleri Gazze faciasıyla ilgili raporlar yayınlamasa, olup bitenleri kimse umursamayacak.

Satır aralarındaki dehşet

Son rapordan birkaç gözlemi aktaralım: "Aralık ayındaki İsrail saldırısında yaralananlardan 2'si daha hayatını yitirdi. İki ay önce kaybolmuş bir Filistinli çobanın cesedi bulundu. Ateş açılarak öldürülmüştü. İsrail güçleri son bir haftada 26 kez sınırı geçip Gazze'de operasyon yaptı. Gazze Şeridi'ni dünyadan tecrit eden abluka aynı sertlikte sürüyor. Geçiş noktalarındaki İsrail askerleri Filistinli sivilleri bunaltmaya devam ediyor. Vs, vs..."
Ve İsrail'in saldırısından yaklaşık 200 gün sonra en az 150 bin kişi suya ulaşamıyor. Bu 150 bin kişinin en az 100 bini iki-üç günde bir, birkaç kova su bulabiliyor, kalanı ise hiç! Susuzluğun ve pisliğin yol açtığı bağırsak hastalıkları Gazzeliler'i kırıp geçiriyor.
İsrail saldırısından 200 gün sonra Gazze'ye yeniden inşa için gerekli malzemeler sokulamıyor. Ne demir, ne çimento, ne iş makinesi. İsrail izin vermediği için. İsrail bombardımanı sonucu sokakta kalmış (4 bin ev yok oldu, on binlercesi de oturulamayacak kadar ağır hasar gördü) 120 bin kişi çadırlarda yaşıyor. (Not: 192 aile başını sokacak bir mekân buldu. Türkiye'den gönderilen karavanlar sayesinde.)
İsrail saldırısından 200 gün sonra halkın sadece yüzde 25-30'u yemek pişirmelerini sağlayacak fuel-oil bulabiliyor. Hepsi bir yana; peynir, patates, meyve suyu, makarna gibi besin maddeleri bile geçiş noktalarından Gazze'ye gıdım gıdım sokulabiliyor.
Sevgili Dışişleri Bakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu; ABD'nin öncelikler listesinde Ortadoğu'nun epey altlara düştüğünü biliyorsunuz. Önce Af-Pak (Afganistan-Pakistan), sonra İran (Son gelişmelerle ilk sıraya çıkar mı acaba?), daha sonra Irak (Son bombalı saldırılar onun da sırasını değiştirir mi?) ve daha daha sonra Filistin. Hiç değilse sizin önceliklerinizde Filistin, özellikle de Gazze yukarlarda kalsın n'olur.
Derme-çatma, yırtık-pırtık bir çadırda gecenin bir vaktinde acıkmış bir bebek ağlıyor. Süt yok, annesi de yaşadığı acılar sonucu sütten kesilmiş. Çaresiz babanın bıyıklarına, umutlarının son kırıntılarını da yitirmiş dedenin ak sakallarına gözyaşları damlıyor.
O aç bebeğin ve o çaresiz babanın ve dedenin hıçkırıklarını duyuyor musunuz? Du-yu-yor mu-su-nuz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA