Türkiye-Ermenistan "Yol haritası" nın açıklandığı 22 Nisan gece yarısından bu yana Ankara'ya eleştiri okları yağdıran Azeri basınında dün ilk kez güller açtı.
Nedeni malum; Başbakan Erdoğan'ın Dağlık Karabağ konusunda verdiği kesin güvence. Ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in "Hiçbir şüphe kalmadı" yanıtı.
İyi de oldu. Çünkü her şeyden önce Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kriz veya gerginlik bir yana, burukluğun bile yol açacağı duygusal yıkımların sorumluluğunu hiçbir omuz kaldıramazdı.
Ayrıca Türkiye ve Azerbaycan zorlu siyasal, ekonomik ve jeostratejik meydan okumaları ancak "Tek millet iki devlet" kaynaşmasıyla birlikte göğüsleyebilir, hatta fırsata dönüştürebilir.
Bu meydan okumaların başında da en az 50 yıl bu coğrafyanın kaderinde belirleyici olacak doğalgaz geliyor. Konuyu 2 açıdan ele almak gerekiyor:
1- Batı için sorun, Rus gazına ve Rus boru hatlarına bağımlılığı azaltmak.
2- Orta Asya ülkeleri için ise gazını mümkün olan en avantajlı fiyatla satmak.
İki tarafın da beklentilerine yanıt verebilmek için Kafkaslar'ın ve Orta Asya'nın gazını Türkiye üstünden Avrupa'ya ulaştıracak Nabucco gaz boru hattı projesi geliştirildi.
Ancak sorun şu: Hem tüketici, hem de üretici cepheleri blok hareket etmiyor. Ulusal çıkarlar, "Gemisini kurtaran kaptan" bencilliği ya da siyasal hesaplar, ortak çözümlerin önüne geçebiliyor.
Rusya da bu çatlağı veya gerçeği gördüğü için Nabucco'ya rakip, daha doğrusu alternatif bir proje ortaya attı: Güney Akım gaz boru hattı. O da Rus ve Orta Asya gazını Karadeniz'in altına taşınacak boru hattıyla Bulgaristan üstünden Avrupa'ya ulaştırmayı öngörüyor.
İki projenin muhtemel kapasitesi aynı: Yılda 30 milyar metreküp. Devreye girme tarihleri de yakın: 2013 ve 2014.
Karşılıklı hamle dönemi
İşte Erdoğan'ın Bakü'ye gittiği gün Atina'da Rus "Gazprom" ile Yunan "Desfa" şirketleri Güney Akım'ın Yunanistan bölümü için konsorsiyum kurdular.
Bugün de Gazprom ve İtalyan "Eni" şirketi Güney Akım'la ilgili protokolu imzalayacaklar. Törene Rusya Başbakanı Putin ile İtalya Başbakanı Berlusconi de katılacak. Putin yarın da Erdoğan'ı ağırlayacak!
Bu gelişmeler Güney Akım'ın avantajlı konuma geldiği biçiminde yorumlanabilir. Ama pek öyle değil. Zira Nabucco'da kenetlenen ülkeler henüz kartlarını açmadılar.
Öncelikle Nabucco'da Azerbaycan transit ülke olarak düşünülüyordu. Oysa Şahdeniz yataklarıyla üretici statüsüne geçti. Daha önemlisi Azerbaycan'ın üretimi boru hattının ilk döneminde (2014-2019 arası) Avrupa'ya ulaştırılması öngörülen yıllık 8-9 milyar metreküp gazın tümünü karşılayabilir.
Nabucco için sorun kapasitenin aşamalı artırılacağı 2019 sonrasıyla, Güney Akım için ise kısa vadeyle ilgili. Çözüm için de tek adres var: Türkmenistan. Bu kardeş ülkenin tercihi iki proje için de hayati önem taşıyor.
Ama "Şimdilik". Zira Nabucco bir seçeneği daha barındırıyor: Dünyanın en zengin gaz yataklarına sahip üç ülkesinden biri olan İran. Tahran rejimi, ABD ve de onun baskısıyla AB tarafından Nabucco'nun dışında tutuluyor ama proje gerçekleşinceye kadar köprülerin altından çok sular akabilir. Hatta, önümüzdeki ay İran'da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçları bile dengeleri değiştirebilir.
Ve nihayet Ankara şimdiye kadar hiç sözünü etmediği bir silaha daha sahip: İtalya stratejisi. Berlusconi hem Nabucco'ya destek veriyor, hem de Güney Akım'a. Neden Türkiye de iki projeye birden ortak olmasın? Dahası, neden Güney Akım'a ortaklık seçeneğini Batı'yı İran'ın Nabucco'ya katılmasına ikna için koz olarak kullanmasın?
Erdoğan'ın Soçi ve pek de uzak olmayan Tahran ziyaretleri epey sürprizi şişeden çıkarabilir. İyi izleyin...