Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılan Cumhurbaşkanı Gül'ün temaslarını izlemek için Cumartesi günü saat 11.15'te Ankara'dan yola çıktık, Türkiye saati ile gece yarısı New York'a indik.
James Dean'in "Şiddeti ve çürümüşlüğünü kabul ederseniz, dünyanın en üretken ve en cömert kenti" dediği New York'a.
"Yahudiler'in sahip oldukları, İrlandalılar'ın yönettikleri, Siyahlar'ın keyfini çıkardıkları kent" diye anlatılan New York'a.
13 saatlik yolculuk sırasında, geziyi izleyen biz 5 gazeteci Gül'le esprilerin, anıların renklendirdiği uzun bir sohbet yaptık. Türkiye-Ermenistan ilişkilerini, AB sürecine nasıl yeniden ivme kazandırılacağını, 1 Ekim'de yeni yasama yılının başlaması dolayısıyla Meclis'te yapacağı konuşmada ne gibi mesajlar vereceğini sorduk. İşte Gül'ün yanıtları.
Soru: Yapacağınız ikili görüşmelerin listesinde Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan görülmüyor. Oysa Erivan'dan sonra ikinci buluşmanın New York'ta olacağı beklentileri vardı.
Gül: İkili görüşmelerin listesi hazırlanırken, Sarkisyan'ın New York'a gelip gelmeyeceği belli değildi. Ayrıca görüşmeler bu listeyle sınırlı değil. Yemeklerde, resepsiyonlarda bir araya gelmek, ayak üstü veya bir kenara çekilerek görüşmek de mümkün. Üstelik gerekirse Sarkisyan'la baş başa görüşme de ayarlanabilir.
Soru: İkili görüşmeleriniz listesinde Afrika ülkeleri ile Pasifik ve Atlantik ada devletlerinin liderleri ağırlıklı görülüyor...
Gül: Bir araya gelip görüşemediğimiz, ziyaretlerin de pek fizibl olmadığı ülkelerin yöneticileri onlar. Oysa siyasi ve diplomatik ilişkileriniz bulunmamasına veya çok zayıf olmasına rağmen, bir bakıyorsunuz iş adamlarınız oralarla ticaret yapmaya başlamışlar. O nedenle bu tür toplantılarda yaratılan fırsatlar ekonomik açıdan çok yararlı oluyor. Ada devletlerle yapacağım görüşmelerin bir yönü daha var. Biliyorsunuz, BM Güvenlik Konseyi 2009-2010 geçici üyeliği için Avusturya ve İzlanda ile yarışıyoruz. Üç adaydan ikisi seçilecek. İzlanda bir ada ülke ve ada devletler arasında müthiş dayanışma var. Bu tür seçimlerde birlikte hareket ediyorlar. EXPO yarışını İzmir sadece 12 oyla kaybetti. Yani küçük-büyük ayrımı yapmadan her devletin oyunun önemli olduğunu görmek lazım.
Fırsat kaçarsa yazık olur
Soru: Kafkas İstikrar ve İşbirliği Platformu girişimi ile Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinde son durum ne?
Gül: Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan meseleleri için umutluyum. Erivan ziyareti dünyada çok yankı yarattı. Türkiye'yi farklı bir yere oturttu. Kavga eden ülke yerine, çözüm için uğraşan ülke imajını kazandı. Bu adımlar elbette cesaret istiyor. Risklerden fırsatlar doğabilir. Bu ziyaretin fırsat yarattığı kanısındayım. Zaten İlham Aliyev de "Gitmeniz iyi oldu. Hem sizin, hem bizim için" dedi. Rusya da pozitif yaklaşım sergiledi. Rusya bölgede önemli bir güç. Onu da işin içinde tutacağız. Moskova'ya da gideceğiz. Dağlık Karabağ ihtilafının çözümü için Rusya'nın da yardımcı olacağını umuyorum. Çünkü bu fırsat kaçarsa, bir yenisi için 15-20 yıl beklemek gerekebilir.
Soru: New York gezisi dönüşünün hemen ertesinde, 1 Ekim'de TBMM'de yeni yasama yılını açış konuşması yapacaksınız. Konuşmanızda ne mesajlar vermeyi planlıyorsunuz?
Gül: Konuşmamın bazı temel konuları olacak. Bunların başında AB geliyor. Önemsediğim bir başka konu ise araştırmageliştirme (ArGe) ve teknoloji. Türkiye'nin teknoloji üreten ülkeler bahsinde ABD, AB, Japonya, Çin, Güney Kore ve Hindistan'la birlikte zikredilmesi lazım.
AB'ye dönersek, aslında Türkiye'nin bütün fasılları kendisinin açıp kapatma iradesini göstermesi lazım. Gerisi formalite. Çünkü AB'yi beklemeden fasılları kendimiz açıp kapatırsak, zihniyet değişimi de, reformlar da hızlanacak.
Soru: Cumhurbaşkanlığı döneminiz 5 yıl mı, 7 yıl mı olacak? 5 yıl olursa ikinci dönemi düşünüyor musunuz?
Gül: Cumhurbaşkanı seçimi için Anayasa değişikliğine uygun bir kanun çıkacak. Bir dönem mi, yoksa iki dönem ki; o zaman belli olacak. Aslında bana bir şeyler söylediler...
Gül'ün son soruya verdiği yanıtı bir kenara not edin. Yeni yasama yılının sürprizlerinden biri olacak.