Rusya Federasyonu'nun jeopolitik doktrinlerinde iki kavram hayati önem taşıyor: "Yakın yabancı" ve "Uzak yabancı".
"Yakın yabancı" kavramının kapsamına Orta Asya, Kafkaslar, Batı komşuları ve Baltık ülkeleri giriyor. Toplam 15 devlet. Sayalım: Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Belarus, Ukrayna, Moldova, Estonya, Letonya, Litvanya.
"Uzak yabancı" ile de AB üyeleri ve Balkan ülkeleri kastediliyor.
"Yakın yabancı" kapsamındaki ülkeler, aynı zamanda Rusya'nın asla vazgeçmeyeceği "Nüfuz alanı"nın sınırlarını çiziyor. Zaten Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra söz konusu 15 ülkeden Baltık cumhuriyetleri dışında kalan 12'sini Bağımsız Devletler Topluluğu çatısı altında toplaması da nüfuz alanını koruma kaygısından kaynaklandı.
"Çöküş dönemi" denilen 1990'larda Letonya, Litvanya ve Estonya'nın Batı'ya kapağı atmalarını çaresizlikle izleyen Rusya, Vladimir Putin'in işbaşına gelmesinden sonra ABD, AB ve NATO'ya nüfuz alanının daha da daraltılması girişimlerini "Ateşle oynamak" olarak değerlendireceğini ve "Gerekli cevabı vereceğini" her fırsatta tekrarladı.
Gürcistan krizine işte bu pencereden bakmak gerekiyor.
Batı, Ukrayna'yı yutar mı?
Batı da bu gerçeği nihayet fark ettiği için Gürcistan'ı bir yana bırakıp, "Yeni hedef" veya "Kış uykusundan uyanan Rus ayısının pençesini atacağı bir sonraki kurban" adayı olarak gördüğü Ukrayna'yı kurtarmak derdine düştü.
Pek de yanılmıyor: Moskova için Ukrayna asla vazgeçilemeyecek "Yakın komşu".
* Öncelikle "Rusya'nın tarihi kalbi" olduğu için: İlk Rus çarlığı bugün Ukrayna'nın başkenti olan Kiev'de kuruldu.
* İkincisi aslında Rus toprağı olan Kırım yarımadası, Nikita Kruşçev'in 1954'te yaptığı "Jest" nedeniyle Ukrayna'ya armağan edildiği için.
* Üçüncüsü Kırım'ın en önemli limanı Sivastopol, Rusya'nın Karadeniz filosunu barındıran üs olduğu için. Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecinde imzalanan anlaşmayla Rusya bu üssü 20 yıllığına kiraladı. Sözleşmenin süresi 2017'de dolacak. Ukrayna süreyi uzatmaya, Rusya ise Sivastopol'dan vazgeçmeye niyetli değil. İşte Batı'nın korkusu bu yeni ve daha büyük krizin kara bulutlarının ufukta toplanmaya başlamasından kaynaklanıyor. Ve Ukrayna'yı korumak için çare arıyor.
İki seçenek var: Ukrayna'yı NATO'ya almak ve Ukrayna'yı AB'ye üye yapmak. Veya ikisi birden. İlk seçenek pek kolay değil:
* Ukrayna halkının ezici çoğunluğu (Yüzde 80'den fazlası) NATO üyeliğine karşı.
* Üyelik olasılığı ciddileşirse, Kırımlılar hemen Ukrayna'dan kopar. (Kırım tıpkı bir zamanların Kosova'sı, Güney Osetya'sı ve Abhazya'sı gibi, özerk bölge statüsünde. Halkının da büyük çoğunluğu Rusya yanlısı, Rusça konuşuyor.)
* Ve nihayet bu engeller aşılsa bile, Rusya kesinlikle seyirci kalmaz. Gürcistan'a rahmet okutacak bir krizi, hatta sıcak savaşı bile göze alır.
Bu durumda -NATO'nun yumuşak gücü misyonunu üstlenmeye son zamanlarda pek heveslenen- AB'nin Ukrayna'ya kollarını açması seçeneği daha "Fizibl" görünüyor.
Avrupa'nın sınırları mı? Geçin
Yıllardan beri Ukrayna'ya üyelik perspektifi vermeyi kesinlikle reddeden AB yetkililerinin şimdi ağız değiştirmeye başlamaları da Avrupa'nın bu seçeneğe yönelmeye niyetli olduğunu ortaya koyuyor: Kiev'i ziyaret eden İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband, "AB'nin kapısı Ukrayna'ya açık" diyor, AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn "AB ülkelerini Ukrayna'nın üyeliğine açık destek vermeye" çağırıyor.
9 Eylül'de Evian'da yapılacak ABUkrayna zirvesinden "Ortaklık" statüsü çıkarsa, bilin ki Ukrayna'ya Avrupa kapıları ardına kadar açılıyor. Zira "Ortaklık" AB üyeliği için "Bekleme odası" anlamına geliyor ve bugüne kadar bu odaya alınan ülkelerin hiçbiri geri çevrilmedi.
Peki, açılacak kapıdan Ukrayna ne zaman içeri girer? Cevap: 2017'den önce. Bir başka deyişle, Sivastopol üssü kira sözleşmesinin süresi dolmadan önce.
Peki, Ukrayna kaçıncı üye olarak AB'ye katılır? Cevap: Hırvatistan 28'inci, Türkiye 29'uncu üye adayı olduğuna göre ya 30'uncu, ya da Makedonya'nın ardından 31'inci.
Peki, 30'uncu veya 31'inci üye adayı 29'uncudan önce AB'ye alınabilir mi? Hem de nasıl, hem de nasıl! Avrupa'nın sınırları tartışması bile bir yana bırakılarak.
Peki, henüz sözü edilmiyor ama 32'inci üye adayı da 29'uncuyu sollar mı? O aday Gürcistan olursa, rahat rahat. Hem de Avrupa'nın sınırlarının Karadeniz'den geçen bir hatla Kafkaslar'a uzandığı alkışlar eşliğinde ilan edilerek.