Tenis mevsimi Ocak ayı ortasında Avustralya Açık turnuvası ile başlar, Kasım ayı ortasına kadar devam eder. 10 aylık sezonda erkekler için 66, kadınlar için de 69 uluslararası turnuva düzenlenir.
Şu sıralar Katar'ın başkenti Doha'da kadın tenisçiler için toplam 2.5 milyon dolar ödüllü Katar Total Open turnuvası sürüyor. "Eurosport" kanalı her gece önemli maçları ekrana getiriyor, keyifle izliyoruz.
Turnuvaya Asya'nın en başarılı kadın sporcusu olarak gösterilen Hintli Müslüman tenisçi Sanya Mirza da katıldı. 2006 ve 2007'deki İstanbul Açık'ta olduğu gibi, Doha'da da üçüncü turda elendi.
Kadın tenisçiler Doha'dan sonra Dubai'de, onun ardından da Hindistan'ın Bangalor kentinde mücadele edecekler. Ancak dünya klasmanında 29'uncu sırada yer alan 21 yaşındaki Sanya Mirza vatanındaki turnuvaya katılamayacak. Gerekçesi: Can güvenliğinin olmaması!
Polis korumasında maç
Haklı. 2.5 yıl önce (2005 Eylül'ünde) Hindistan Ulemalar Konseyi (Sünni) üyesi Hasibul Hasan Sıddıki verdiği fetvayla onu hedef gösterdi. Fetvada şöyle deniyordu: "Kortlardaki giydiği etek vücudunun büyük bir bölümünü örtmediği gibi, hayal gücüne de hemen hemen hiçbir şey bırakmıyor! Ayrıca İslam kadınların etek, şort ve kolu açıkta bırakan elbiseler giymelerini yasaklıyor."
Sanya Mirza bu fetvadan kısa bir süre sonra Kalküta Açık turnuvasına katıldı ama ne koşullarda... Güvenlik birimleri onu radikal dinci grupların saldırılarından korumak için kortu 100'den fazla polisle kordon altına aldılar.
O oldu; Mirza artık Hindistan'daki turnuvalarda yok. Ama kısa eteğiyle Katar'daki, Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki turnuvalarda hiçbir kaygı duymadan raket sallayabiliyor.
Oysa Katar şeriatla yönetiliyor. Üstelik kutsal toprakların, yani Suudi Arabistan'ın hemen yanı başında.
Doha'daki turnuvada "Eurosport" zaman zaman kameraları tribünlere de çeviriyor. Çoğunluğu genç bir kitle maçları ilgiyle, heyecanla izliyor. Gençlerin büyük bir bölümü de kız, kadın. Hepsi de modern giyimli, makyajlı, bakımlı. Ve hepsinin de başı açık!
Çünkü nüfusunun çoğunluğu Sünni olan Katar'da şeriat hükümleri geçerli ama Emir Hamid bin Halife El-Tani, yasaların dinin liberal yorumuna göre hazırlanmasına büyük önem veriyor. Bu hoşgörülü yaklaşım sonucu kadınlara kıyafet özgürlüğü getirdi. Katarlı kadınların geleneksel giysisi "Abaya" (Siyah çarşaf) olmasına rağmen, onlara "Dilediğiniz gibi giyinebilirsiniz" hakkı tanıdı.
İşte bu hak ve özgürlük sonucu genç kuşak şimdi batılı hemcinslerinden hiçbir farkı olmayan giyim-kuşamla Doha'daki kortun tribünlerini dolduruyor.
Ayetullahın tavsiyesi
Bir Hintli "Ulema"nın fetvasına bakın, bir Katar Emiri El-Tani'nin hoşgörüsüne.
Fetva deyince aklımıza geldi... Fransa'nın önemli işverenlerinden Jerome Monod kendini emekliye ayırdı ve bir vakıf kurdu. Yılda biriki kez vakfın genel müdürünü alıp bir ülkeye gidiyor, dönüşünde de izlenimlerini kâğıda döküyor.
Son gezisini geçen ay İran'a yaptı. Çeşitli kentleri dolaştı. Duraklarından biri de dini merkez Kum oldu. Orada İran'ın önde gelen din adamlarından Büyük Ayetullah Mekarimi Şirazi ile görüştü. İşte izlenimleri:
"Ayetullah Şirazi'yi gerek tek tek, gerekse gruplar halinde çok kişi ziyaret ediyor. Diğer Müslüman ülkelerden danışmaya gelenler de var. İslam'ın üniversitede örtünmeyi zorunlu kılıp kılmadığını soran bir Türk kızına şu cevabı verdi: 'Okumak için gerekirse başı açmak gerekir. Biz müminler her şeyden önce kendimizi cehalete mahkûm ettirmemeliyiz.' Genç kız anladı ve rahatladı." ("Aller en Iran", Jerome Monod-Franck Debie, sayfa 11)
İran'da örtünmek zorunlu. Büyük Ayetullah Şirazi de daha geçen yıl yaptığı açıklamada "Hicap ve tesettürün İslam'ın dini vecibelerinden olduğunu" söyledi ama okumak, üniversiteye gitmek isteyen Türk kızına "Aç kızım başını" tavsiyesinde bulunuyor ya da fetvasını veriyor. Anlamlı, değil mi?