Fikir cimnastiğine devam edelim. Dün PKK terörünün son dönemde akıl dışı tırmanışının Irak'taki Barzani'nin ayak sürümesinden kaynaklanan "Petrol yasası krizi" ile olası ilişkisinin ipuçlarını aramıştık. Bugün de bir başka dosyayı aralayalım.
Felsefe meraklıları bilir; 1300'lerin ilk yarısında yaşamış İngiliz düşünürü Guillaume d'Ockham'ın ünlü bir önermesi var: "Bir sorunun iki ayrı teorik çözümü varsa, bunlardan daha basit olanı doğru kabul edilmeli." Yani sorunu iyi kavramak için fazlalıkları kesip atmalı. O yüzden bu önermeye "Ockham usturası" deniyor.
Biz de kafa karışıklığa yol açabilecek fazlalıkları usturayla biçip, açık delillerle sonuca gitmeye çalışalım.
1970'lerin başında ABD'yi karıştıran "Pentagon Belgeleri"ni hatırlıyor musunuz? O gizli belgelerde Nixon yönetiminin Vietnam Savaşı konusunda kamuoyunu nasıl sistemli biçimde aldattığı, Vietnam tehdidini nasıl kasıtlı olarak abarttığı ortaya çıkmıştı. Dışişleri Bakanı Henry Kissinger belgeleri sızdıranı "ABD'nin en tehlikeli adamı" ilan etmişti.
O adam Pentagon'da görevli Daniel Ellsberg'ti. 35 yıl sonra Ellsberg yeniden ortaya çıktı. Bağımsız bir haber ajansı kanalıyla dünyaya dağıtılan yazısında şöyle diyor:
"Hepimizin bugün en öncelikli görevi Bush yönetiminin İran'a saldırısını önlemek olmalı. Çünkü saldırıya İran yanıt verirse korkunç bir savaşa sürükleneceğiz. Böyle bir savaşa gerekçe için yeni bir 11 Eylül bile yaratılabilir. Bush-Cheney ikilisi, bakanların çoğunun muhalefetine aldırmadan İran'la savaşı kafalarına koydular. Bu yönetimin kalan 15-16 ayında İran'a saldırması kesin."
Açık delilleri aktarmaya devam edelim: İran'ın nükleer silah sahibi olmasının dünya savaşına yol açacağını söyleyen Bush'un ardından Cheney de bir tehdit savurdu: "İran'ın nükleer silah sahibi olmasına göz yummayacağız." İngiliz basınında da dün şu yorumlar yer aldı:
"Bush'un İran'a bir saldırı planladığı yolunda endişe verici işaretler var." (Independent)
"Irak'ta ölen Amerikan askerlerinin sayısının azalmasından sonra ilgi İran'a kaydı." (Financial Times)
Bir taşla iki kuş vurmak
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed El Baradey, "İran'ın bugünden yarına nükleer tehdit olması imkânsız. Bomba üretebilmesi için 3, belki de 8 yıl gerekiyor" diyor.
İran'ın en az 3 yıla ihtiyacı, Bush'un önünde ise sadece 15-16 ay var. Yani savaşı kafasına koyduysa, mutlaka bir gerekçe bulmak zorunda.
Ve de cephe gerisini sağlamlaştırmak zorunda: Fransa'nın başını çektiği AB, Bush'un gözüne girmek, bir an önce ABD yanında saf tutmak için "İran'a yaptırımların iyice sertleştirilmesi" çağrısı yapıyor.
Ufukta karabulutlar öyle yoğunlaştı ki, Rusya'nın ikinci büyük petrol şirketi Lukoil, Norveçli ortağı Norsk Hydro ile yürüttüğü İran'ın Anaran bölgesindeki sondajları sessiz sedasız askıya aldı.
Biliyorsunuz, biz de Güney Pars bölgesindeki doğalgaz yataklarının işletilmesi için 14 Temmuz'da İran'la anlaşma imzaladık. ABD'nın bağırıpçağırmasına ve Ankara'daki diplomatik çevrelerin "Bu iş başınıza dert açacak" yorumlarına aldırmadan. İran Petrol Bakanı Vekili Gulam Hüseyin Nozari 20 Eylül'de Ankara'yı uyardı: "Son kararınızı vermek için sadece 4 ayınız var."
Ve bu uyarıdan iki hafta sonra Şırnak'ta pusu... Ardından Hakkâri'de pusu...
Rastlantı mı? Kimbilir. Ama kim attıysabir taşla iki kuş vurulduğu kesin: Petrol yasası için Barzani'ye, İran'la ilişkileri nedeniyle Türkiye'ye. Meclis'te dillendirilen "Türkiye'ye karşı örtülü savaş yürütülüyor" tespitini unutmayın. Kim yürütüyor o örtülü savaşı acaba?
Hele bir de Ahmedinecad, Ermenistan gezisinde 1915 kurbanları anıtına çelenk koysaydı ve o olayları soykırım diye niteleseydi, Ankara-Tahran arasında iplerin kopması için koşullar tamamlanmış olacaktı. İran lideri son anda uyanıp veya uyandırılıp planı bozdu.
Güney Pars anlaşmasındaki ve İran'la ilişkilerdeki gelişmeleri iyi izleyin. Ama öfkelenmeden. Diplomasinin altın kuralını unutmadan:
"Ülkeler için ebedi dostluklar ve düşmanlıklar yoktur. Sadece ulusal çıkarlar vardır..."