PKK terörüne şehit verdiğimiz 15 vatan evladının ardından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a başsağlığı mesajları yağdı. Siyasi partilerden üniversitelere, meslek odalarından sivil toplum örgütlerine kadar sayısız kuruluş da kınama bildirisi yayınlamak için yarıştı.
Herhalde şehit başına 25-30 bildiri düşmüş olmalı.
Bu bildirileri TV'lerin haber bültenlerinde dinlediniz, gazetelerin sayfalarında okudunuz Ancak bir de "Haber" olamayan tepkiler, duyurulamayan sesler var. Halktan gelen. Tüm meslektaşlarımız gibi bize de gün boyu ulaştırılan. Onları da biz aktaralım:
"Doğu ve Güneydoğumuzda gerekirse bir Çanakkale Şehitliği daha yapılır ama bir avuç toprak verilmez. Bir avuç çapulcu bunu böyle bilsin." (İbrahim Akdağ)
"Sevginizi, nefretinizi, sabırsızlığınızı, iradenizi artık saklamayın. Neye isterse yorsunlar." (Serdar Sement)
"Bugün sınır ötesinden önce sınırlarımızın içinin teröristlerden temizlenmesine ihtiyaç var. Bunun bugünkü hukuki yetkilerle yapılması mümkün değil. Olağanüstü hal, kısmi seferberlik veya bazı bölgelerde sıkıyönetim ilan edilmeli ve bu yangın mümkün olan en kısa zamanda durdurulmalı." 'Dr. Tahir Tamer Kumkale)
"Daha geçen günlerde 12 vatandaş PKK tarafından kurşuna dizildi. Devletin başındakiler bu 12 vatandaşın ardından 'PKK'nın son çırpınışları' demişlerdi. Şimdi 13 şehitten sonra ne diyecekler?" (Emir Şenol)
"Hükümet teröre karşı hem içerde, hem dışarıda ciddi önlemler alamayacaksa, zafiyeti varsa, o zaman çolukçocuk, kadınerkek tüm Türk halkı yarından tezi yok askerlik şubelerine başvursun ve teröre karşı hep birlikte cepheye gidelim." (Ali Ercan)
"Artık boş konuşmalar bırakılmalı, sonuç getirecek eylemlere geçilmeli. Somut tedbirler almak yerine "ahvah' demekle, 'İnsan hakları bağlamında' düz ovaya inmişlerin sırtları sıvazlanmakla terör bitmez." (Neval Kavcar)
Tehlikeli işaretler
Bu aktardıklarımız en ılımlıları, en soğukkanlıları.
Açıkçası, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek'in dediği gibi, "Sözün bittiği yer"e geldik. Daha da açık söylemek gerekirse, bıçağın kemiğe dayandığı noktaya.
İşte en tehlikelisi bu. Dalga dalga yayılan bu öfkeyi dindirmek zorundayız. Ama demokratik hukuk devleti sınırları içinde kalarak.
Hepimizi yakacak orman yangınına dönüşmeden bu ateşi düşürmek zorundayız, Ama birliğimizi bütünlüğümüzü, kader ortaklığımızı zedelemeden.
PKK terörünün kökünü başkalarına havale etmeden, başkalarından yardım beklemeden kendimiz kurutmak, onu döktüğü kanda boğmak zorundayız. Ama 1990'ların kör intikamcılığının tuzağına düşmeden.
Terör örgütünün gizliaçık tüm destekçilerinden hesap sormak zorundayız. Ama kurunun yanında yaşı da yakmadan, sap ile samanı karıştırmadan.
Ve de Türkiye'nin büyük, çok büyük bir devlet olduğunu asla ama asla unutmadan.