Türkiye bugün bir "İlk"e tanık olacak. Ülke genelindeki 23 bin eczanenin sahipleri ile çalışanları İstanbul'da miting yapacak.
Böylece işçi, memur, çiftçi ve esnaftan sonra eczacı da sokağa inmiş olacak. Neden? Cevap: Devlet eliyle batırılmanın eşiğine geldiği için.
Her şey 2005 başında aslında çok önemli ve çok olumlu bir reform olan sağlıkta dönüşüm programıyla başladı. SSK, Emekli Sandığı, BağKur mensupları ile yeşil kartlılar diledikleri sağlık kurumunda muayene ve tedavi olabilecek, istedikleri eczaneden ilaç alabileceklerdi. Devlet bu şekilde hem sağlık hizmetlerini yaygınlaştırmayı, hem de özellikle ilaç giderlerini azaltmayı hedefliyordu.
Bunun için bir dizi önlem geliştirildi: İlaç fiyat kararnamesinin değiştirilmesi, AB üyesi 5 ülkenin ilaç fiyatlarından en düşüğünün referans alınması, KDV'nin yüzde 8'e indirilmesi, reel kur uygulanması, kar marjının azaltılması gibiBu sayede tüm ilaçlar ilk kez olarak ucuzladı. Hem de ciddi oranda, yüzde 25'in üstünde. Buraya kadar her şey güzel.
Ancak beklentilerin tersine ilaç giderlerinde patlamayla karşılaşılınca dengeler altüst oldu. Çare? Bazı ilaçlar kapsam dışına çıkarıldı, yetmedi. Doktorlara tasarruf telkinleri yapıldı, yine yetmedi. Bir yandan da IMF, "Sağlık giderlerini azaltın, bütçedeki payını düşürün" diye baskı yapıyordu.
Sonunda eczanelerin tüm reçete ve faturalarının incelenmesi yoluna gidildi Tabii dağlar gibi fatura yığıldı. Belirleyebildiğimiz kadarıyla sadece İstanbul'da üç ayrı merkezde yüzlerce görevli milyonlarca reçete ve faturayı tek tek inceliyor. Yine sadece İstanbul'da bu dağlara ayda 2 milyonu aşkın yeni reçete ekleniyor. Yurt genelindeki durumu artık siz gözünüzün önüne getirin.
Toplu iflaslar kapıda
Fatura yığılınca olan eczacılara oldu, kamudan alacaklarını tahsil edemez hale geldiler. Oysa yaptıkları sözleşmeye göre,
devlet 18 günde ödemeyi taahhüt etmişti. Bugün tablo şöyle: SSK reçetelerinde ödeme süresi 120 gün, Emekli Sandığı'nda 90 gün, BağKur'da 60 gün.. Yeşil kartlar için en az 180 gün! Eczanelerin devletten tahsil edemedikleri alacak toplamı 2.5 milyar YTL'yi geçmiş durumda.
Eczacı depodan ilacı bir ay vadeyle alıyor. Ama devletten parasını tahsil edemediği için vade sonunda ödeme yapamıyor, böylece borcuna ayda yüzde 3 faiz yükü biniyor. Bir ay, iki ay, üç ay, altı ay... Nereye kadar dayanabilirler? Cevabını bize ortak imzayla elektronik mesaj gönderen üç eczacı versin:
"Batmanın eşiğindeyiz ve psikolojik olarak da çöküyoruz. Devletten ödemelerimizi zamanında alamıyoruz ama ilaç depolarına zamanında ödemeye mecburuz. Fatura keserek kuruma gönderdiğimiz reçeteler kontrolörler tarafından aylar, hatta yıllar sonra inceleniyor. Hata bulunduğunda asla sorumlu olmadığımız halde, arada geçen zamandan dolayı oluşan faiz de eklenerek alacağımızdan kesiliyor. Bunun doğal sonucu olarak banka borcu altında eziliyoruz. Birçok meslektaşımız intihar etti, birçoğu da evini-barkını satarak ayakta kalmaya çalışıyor."
Eczacılar çığlıklarını önce gazete ilanlarıyla duyurmaya çalıştılar. Aldıran olmadı. Ardından alkışlı protesto eylemi yaptılar. Kimse duymadı. Başbakanlığa topluca telgraf gönderdiler. Alan olmadı. Şimdi mitingle şanslarını deniyorlar.
O da olmazsa sıra kepenk indirmeye gelecek. Bir daha aç(a)mamacasına. Ama eylem olarak değil. İflas ettikleri için.
Devleti "Alacağına şahin, borcuna karga" diye bilirdik. Meğer karga dönüşüm geçirmiş, akbaba olmuş!