Gönüllerinde iktidar aslanı yatanların nabız yoklamak için ABD yollarına düşmelerinin Türkiye'ye özgü siyaset geleneği olduğunu sanıyorduk. Yanılmışız.
Fransa'da gelecek yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağın en güçlü adayı olan ve anketlerde önde giden İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy şu sıralar ABD'de. Sosyalist Parti kıyameti koparıyor: "Hangi şapkasıyla gitti? Bakan sıfatıyla mı, aday olarak mı?"
Haksız bir tepki değil. Çünkü Sarkozy, 11 Eylül saldırılarını anma törenlerinde Fransa'yı temsil için İçişleri Bakanı sıfatıyla ABD'ye gittiyse, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, İç Güvenlik Bakanı Michael Chertoff, 2008 seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'nin güçlü başkan adaylarından John McCain, Kongre'nin tek siyah senatörü Barack Obama (Demokrat Partili) ile yaptığı görüşmeler ne demek oluyor?
Geziyi izleyen gazetecilerin tümü aynı görüşte: "Sarkozy şimdiden uluslararası arenada varlığını göstermeyi amaçlıyor"
Bu tartışmaların ayyuka çıktığı gün "Le Figaro" gazetesinde Richard Perle'nin bir yazısı yayınlandı. Perle'yi hatırlıyorsunuz; Neo-Con (Yeni Muhafazakarlar) hareketinin ağır toplarından ve Irak savaşının planlayıcılarından olan ABD eski Savunma Bakan Yardımcısı. Yazının başlığı: "Avrupalılar'ın bizi sattıkları gün".
O "gün"ü şöyle anlatıyor: "Herşey ABD'nin büyükelçiliklerimizi, savaş gemilerimizi ve yurttaşlarımızı hedef alan terör saldırılarını artık karşılıksız bırakmamaya karar vermesiyle başladı. Savunmamızı daha ciddiye almamızla, uluslararası hukukun ve uluslararası kurumların bizi saldırılara karşı koruma yeteneğini sorgulamamızla birlikte Avrupa sırtını döndü "
Perle yazının devamında Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a, Başbakan Dominique de Villepin'e adamakıllı yükleniyor.
İpler daha da gerilecek
Neo-Con'ların Beyaz Saray'da etkinliklerini yeniden kazanmaya başladığı bir sırada Fransa üstünden Avrupa'yı yerden yere vuran bu yazı bir gerçeği yansıtıyor: "Deve kini"ne sahip Amerikalı Şahinler, unutmuyorlar, affetmiyorlar.
Aynı Perle daha önce Fransa'nın Irak savaşına karşı çıkmasını "Saddam'la ticari çıkarları"na bağladı. Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Fransa-Almanya ikilisiyle "Yaşlı Avrupa" diye alay etti.
Ama kırgınlıkların geride kaldığı söyleniyordu. Başkan Bush her fırsatta, "Geçmişe sünger çektik" güvencesi veriyordu.
Demek ki, çekilmemiş. Çekilmeyecek de.
ABD'nin İran'a "Yaptırım" ve Afganistan'a takviye baskılarına Avrupa'nın karşı çıkması, göreceksiniz, ipleri daha da gerecek. İngiliz "The Daily Telegraph" gazetesinin haberi bunun ilk işareti: "Müttefikleri, ABD'yi yüzüstü bıraktı!" BBC araştırması da: İngilizler'in yüzde yarısı Afganistan ve Irak'taki askerlerin "Hemen" geri çekilmesini istiyor. Dahası, yüzde 33'ü "Gerekirse" El-Kaide ile görüşülmesinden yana!
Gerecek, çünkü, Neo-Con'un beyin takımından Robert Kagan'ın ifadesiyle, "Amerikalılar Mars'tan, Avrupalılar ise Venüs'ten". Biri savaş, öbürü aşk gezegeninden!
Sarkozy'ye dönersek; o Venüslüler arasında bir Marslı. Bu yüzden Beyaz Saray'da takdir ediliyor, Almanya Başbakanı Angela Merkel'le birlikte, Avrupa'yı ABD ile ortak frekansa getirecek lider" olarak görülüyor. Fransız siyasi kulislerinde, epeyce Amerikalı halkla ilişkiler uzmanının Sarkozy için şimdiden seçim taktikleri hazırladıkları öne sürülüyor.
Marslılar sadece savaşçı değil, intikamcı da. Tanrı Türkiye'yi gazaplarından korusun!