Ukrayna'daki gelişmeleri yakından izleyin. Çünkü aslında çoktan çürümüş olan "Portakal Devrimi", tarihin çöp sepetine atılmak üzere.
Öyküsü hayli karışık. Özetlemeye çalışalım. Geçen 26 Mart'ta yapılan genel seçimden Moskova yanlısı Viktor Yanukoviç liderliğindeki Bölgeler Partisi birinci çıktı. Oyların yüzde 30.27'sini alarak. Onu yüzde 22.44 oyla sadece Ukrayna'nın değil, Avrupa'nın da en ihtiraslı kadını olan Yulya Timoşenko'nun kendi adını verdiği ittifak izledi. Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko'nun Bizim Ukrayna partisi ise yüzde 15.09 ile ipi üçüncü göğüsledi. Sosyalist Parti ve Komünist Parti de epeyce milletvekilliği kazandılar.
Yuşçenko daha birkaç ay önce, 8 Eylül 2005'te başbakanlıktan azlettiği, hatta kovduğu Timoşenko'yu yeni hükümeti kurmakla görevlendirmek zorunda kaldı.
Neredeyse üç ay süren pazarlıktan sonra, 2004 Aralık'ındaki devrimi yapan üç parti koltukları paylaştılar. Başbakanlık Timoşenko'nun olacaktı, parlamento başkanlığı da Yuşçenko'nun partisi Bizim Ukrayna'nın.
Ancak Yanukoviç tam da bu sırada -herhalde Rusya Başkanı Vladimir Putin'in el altından verdiği taktik ve destekle-devreye girdi: Koalisyonun küçük ortağı Sosyalist Parti'nin lideri Aleksandr Moroz'a parlamento başkanlığını teklif etti. O da hemen kabul etti.
Çünkü Ukraynalı politikacılar için söz değil çıkar önemliydi!
Ve daha göreve başlamadan kuracağı hükümetin icraatları üstüne demeçler veren, "Gazprom'la doğalgaz sözleşmelerini gözden geçireceğini ve fiyatı düşürteceğini" söyleyerek Kremlin'e meydan okuyan hırslı Timoşenko'nun dehşetle izlediği oylamada, Moroz parlamento başkanlığına seçildi.
Bu, "Portakal Koalisyonu"nun arkadan hançerlenmesi anlamına geliyordu. Tabii dağılmasının da...
İkiyüzlülerin getirdiği felaket
Nitekim öyle oldu. Sosyalist Parti dün cephe değiştirdi. Moskova yanlısı Yanukoviç ve Komünist Parti ile koalisyon kuracağını açıkladı. Elveda devrim!
Ukrayna nasıl iki yılda heyecanını ve umutlarını yitirdi?
1-Portakal Devrim aslında bir halk hareketi değildi. Almanya'da Hıristiyan Demokratlar'a yakın Konrad Adenauer Enstitüsü, George Soros'un Açık Toplum Vakfı, ABD'de Demokrat Parti'nin yörüngesindeki Ulusal Demokrasi Enstitüsü ve Cumhuriyetçiler'in çizgisindeki "Freedom House" gibi "Demokrasi misyonerleri"nin örgütleyip finanse ettiği, özelleştirme zengini "Oligarklar"ın insan desteği sağladıkları bir şovdu.
2-Devrimin liderleri Yuşçenko ve Timoşenko, "Aş, iş ve Batı ile bütünleşme" vaadiyle iktidara geldiler ama hiçbir sözlerini tutmadılar. Dahası iktidar nimetlerini yağmalama yarışına girdiler. Düşünün; Portakal Devrimi'nin sloganı "Tak!Yuşçenko" (Evet! Yuşçenko) bile ticari ürün yapıldı. Ve tüm patent hakları Cumhurbaşkanı Yuşçenko'nun oğlu Andriy Yuşçenko'ya devredildi. Tişörtten kravata, çantadan bibloya kadar tüm "Portakal" ürünlerini o pazarlıyordu. Mallarını teklif ettiği işverenlerden "hayır" cevabı veren çıkması mümkün müydü? 2 yıl öncesine kadar sıradan bir banka memuru olan oğul Yuşçenko şimdi genç yaşında Ukrayna'nın en zenginleri listesinde!
3-Devrimi destekleyen, alkışlayan Avrupa, Ukrayna'ya bir türlü AB vizyonu vermedi. NATO üyeliği ise Rusya'nın uyarıları, hatta tehditleri nedeniyle sürekli ötelendi.
Ve tüm bu etkenler halkı eski günlere döndürdü: İşsiz, yoksul, umutsuz ve çürümüş politikacılarca soyulan
Bu da bize bir ders veriyor: Ahlaksız demokrasi, aslında hırsızları polis yapmaya kalkmaktır!