19 yaşındaydım. Halk Partisi, "Milli Korunma Kanunu" diye bir baskı yasası çıkardı. Kim Halk Partisi'ne yakınsa vurgunu vuruyor, muhalifler ise ezilmekte... Babam iktidarda fazla çevresi olmayan, kendi halinde bir insan. Bursa'ya gitti, annemle dükkândayım. Aniden Milli Korunma kontrolörleri gelip mağazada kaç kişi çalıştığını sordu ve evrakları incelemeye başladı. Ben de biraz kabadayılık yaptım. O esnada babam Bursa'dan döndü; dükkandaki beş görevliyi birden hapse attılar mı... Bir hafta sonra ben ve diğerleri çıktık. Babamla evlatlığı, tezgahtar Hasan 8 ay hapiste kaldıktan sonra beraat etti. Hiçbir suçumuz yokmuş. İşte o 8 ay boyunca dükkanı tek başıma ben yönettim. Hiçbir şey, yaşamımda bu 8 ay kadar geleceğimi etkilememiştir. Bu acı, bu isyan duygusu, bu haksızlık benim dört elle işe sarılmama yol açtı. Bu haksızlığı temizlemek için vargücümle çalıştım. Bir daha da çalışmayı asla terk edemedim.
LİSE YILLARI...
1940-1943 dönemi... İstanbul Kadıköy-Bahariye'deki yeni okuluma, "Saint Joseph"in lise bölümüne başladım. İzmir'den birlikte o okula gittiğim en yakın iki arkadaşımı biliyorum; Reşat Akkum ve Kaya Soydam... Okulumuz yatılı idi. İzmir'den çok farklı bir ortamla karşılaştım. Bir kere gece eğitimi de vardı, spora daha büyük ağırlık veriliyordu. Tertip, düzen, sıkı disiplin içinde insana şahsiyet veren bir eğitim tıkır tıkır işliyordu. Ben hayatımda en ağır ama en verimli çalışma ortamını 3 yıl boyunca Moda'daki "Saint Joseph Lisesi"nde gördüm.