Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bizim Yorgo'nun günü

Yıldızının parlamasında Türkiye'nin çok önemli bir pay sahibi olduğu Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu, bugün Başbakan Kostas Simitis'in yerine PASOK liderliğine seçiliyor.

Hatırlayacaksınız, Papandreu'nun Dışişleri Bakanlığı'na getirilmesine 1999 başında patlak veren "Apo krizi" yol açtı. Terörist başını Suriye'den Yunanistan'a getirten ve uzun bir turdan sonra Nairobi'deki büyükelçilikte saklayan dönemin Dışişleri Bakanı Teodor Pangalos, bunun bedelini koltuğuyla ödemiş, Simitis yerine Papandreu'yu atamıştı.

Yine aynı yıl 17 Ağustos depremi iki ülke halkları arasındaki karşılıklı kuşku, hatta düşmanlık setlerini yıkınca, büyük acının enkazından dostluğun filizleri yeşermişti. Daha sonra bu "mucize"yi şöyle anlatacaktı Papandreu:
"Bu trajedi halklarımıza çok basit bir mesaj verdi: 'Bizler insanız..." Birbirimizi bugüne kadar gördüğümüz gibi, o kötüler, şeytanlar değiliz biz. Bu trajediden son derece derin bir insani dayanışma duygusu doğdu. Ve biz halklarımızdan gelen bu mesajı algılayabildik."

Onun deprem bölgesindeki hüzünlü yüzü hâlâ gözümüzün önünde. İsmail Cem ile el ele dolaşmaları da. Geçen yaz Abdullah Gül'le Rodos ve Kaş'taki içten pozları da...

Önemli adımlar dönemi
Depremden bu yana üç kez Türkiye'yi ziyaret eden Papandreu'nun dediği gibi, gerçekten 1999'dan sonra iki ülke ilişkilerinde çok şey değişti: Önce turizm, çevre gibi somut dosyalarda imzalanan anlaşmalarla karşılıklı güven ortamı yaratıldı. Bunu diğer adımlar izledi ve 4 yılda bir düzine anlaşmaya ulaşıldı.

Şimdi sıra bir ara iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren anlaşmazlıklarda. Kıbrıs bunların ilk adımı. Sonra Ege var. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal'ın önceki gün sessiz sedasız Londra'ya gidip Yunanlı meslektaşı ile -bizim sayabildiğimiz kadarıyla- 14'üncü kez buluşması, Ege'de de birşeylerin "pişmekte olduğunu" gösteriyor.

Zaten Papandreu da geçen ay Batı Trakya'dan "Artık Türkiye'yle büyük ve önemli adımlar atmamız gereken noktaya gelmiş bulunuyoruz" diyerek iki ülke için de 2004'ün ilginç ve heyecanlı bir yıl olacağı işaretini verdi.

Tabii bu adımları atabilmesi için 7 Mart'taki genel seçimleri PASOK'un kazanması gerekiyor. Mümkün mü?

Farklı bir Yunanistan
1993'ten bu yana kesintisiz iktidarda olan PASOK, özellikle 1996'da Simitis'in bayrağı devralmasından sonra Yunanistan'da köklü değişikliklere imza attı. İçe kapanık, milliyetçi bir halkı Avrupa'da iyi yere sahip, açık ve modern topluma dönüştürdü. Ekonomik reformlarla Euro'ya geçmeyi başardı, halkın gelir düzeyini yükseltti, AB fonlarıyla altyapıyı yeniledi, Olimpiyatlar'ın 100'üncü yılının Atina'da kutlanması (Önümüzdeki yaz) hedefini gerçekleştirdi...

Bu kadar başarıdan yorgun düşen Yunanlılar, "değişim" isteğiyle muhalefetteki Yeni Demokrasi'ye yöneldiler. O kadar ki, kamuoyu araştırmalarına göre, iki parti arasındaki fark bir ara 10 puanı bile geçti.

Bu rüzgârı zamanında "hisseden" Simitis, "Alın size değişim" diyerek Papandreu'yu öne sürüverdi. Son yoklamalar Yunan halkının da bu kadarlık değişimi yeterli bulduğunu gösteriyor: Bir ankete göre fark 2.5 puana indi, bir diğerine göre ise PASOK 4 puan önde...

Dünyaya açık, modern değerleri önemseyen Yunanistan'ı temsil eden Papandreu, komşuya çok önemli katkılar sağlayacak. Kuşkunuz olmasın, Türkiye'ye de...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA