Durum toplum çapında bir dönüm noktası. Kişisel kulvarda da öyle. Nezaket diye söz esirgemenin sırası değil. Daha sivri konuşacağım.
Yolsuzluk konusuna mahkemeler baksın. (Kimseden talimat almayan, maskesiz ve takkesiz mahkemeler). Onun dışında, görünen şu:
On bir yıldır ülkede ipler yeni bir takımın elinde. Bunlar şimdi beyaz dediğimiz, Mehmet Ali Aybar ve Nâzım Hikmet'in gülüşerek konuşurlarken beyzadeler diye dalga geçtikleri kesimden değil. Dar gelirli kattan. Hırslı, enerjik, becerikli insanlar. (Amerika'yı uçuran göçmenler gibi).
O hızla ve akılla yönettikleri ekonomide dünyayı şaşırtan bir başarı yakaladılar. İçlerinden kimileri aynı beceriyi kendi işlerinin yönetiminde de gösterip zenginleştiler. Çabuk gelen refahı sindiremeyen, banknot istifleyen, şampanyayı höpürdeterek içer gibi bayağılaşanlar varsa, öyle çirkinlikler canınızı sıkıyorsa, paraya tapan dünya düzenine karşı çıkın. New York ve Londra'da küresel kriz yaratan finans yolsuzluklarıyla da ilgilenin.
Bizde ekonomi akıllıca yönetilince birtakım lüpçü para babalarımızın avantası kısıtlandı. Türkiye'yi "kontrol altında" tutmak isteyen iyi saatte olsunlar onları yanlarına alarak ve devlet ortağı olmaya hevesli güçlerin kilit noktalara yerleştirilmiş muskalarından yararlanarak adam çarpmaya kalktılar.
Ekonomimiz sarsılıyor diye Batı'da kına fiyatları fırladı. TV kanallarındaki "Türkiye batacak" bayramı Noel cümbüşünü bastırdı. Kapitalizm borazanı basında "Performans Starı Yine Hasta Adam" türünden müjdeler var.
Şimdi bir şey soracağım. Oradaki devletler de çekişiyor ama, şu günlerde tanığı olduğumuz komplo saldırısı gibi rezilliklerin başarı şansı yok o ülkelerde. Niçin yok? Bizde niçin şevkle kurulabiliyor pis tezgâhlar?
"Sistemimiz bozuk" demeyin. Düzenimiz aynı düzen. Farkı söyleyeyim mi?
Beyaz diye adlandırılan kesimimiz bozuk. Maymunluğunu ettiği Batı'nın sağlam özelliklerini benimseyememiş, namussuz bölümünün çömezliğini kabullenmiş, efendisi değil de zebunu olduğu paraya kafayı takmış bir bayağılık lağımı.
Son saldırıyı lanetledim diye o kesimden Mehmet Ergene diye biri e-postayla "Alçaksın" diyor bana. Adaşı Mehmet Yıldız da "Yolsuzluğu gör, cebini değil" hakaretini ediyor ömrünce parayı hiçe saymış yaşlı yazara.
Alçaklığın ne olduğunu ekonomimizi baltalayanların aleti durumuna düşenler düşünsün. Çok şükür benim sinirlerim sağlam, görüşüm net.
Mustafa Kemal'in, Nâzım'ın, Aybar'ın, Kemal Tahir'in -ve evet- şu kavşakta Kasımpaşalı bir çılgın vatandaşımızın yanındayım.