Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Karun gibiyiz

Mısır lafından, gezi tartışmasından gına geldiyse, bugün içinizi açacak olumlu şeylerden söz edeyim size.
Bir aile düşünün. Evlerinin bahçesine gömülü, paha biçilmez eski eser hazinesi var. Otlar arasında yetişen "yabani" çiçek aslında gezegenin en nadide bitkilerinden biri; tohumu satılsa zengin olunur. Bacaya yuva yapmış kuş da dünyada nesli kurumaya yüz tutmuş bir canlı; yavrularına Yaban Hayat Vakfı servet öder.
Ama o evdekiler bunların topundan habersiz gibi yaşıyor. Kulakları mahalle kavgalarında, elleri birbirinin boğazında. Hani "Tren geçer, inek bakar" derler ya; o biçim.
Ülkemiz yüzyılları öyle yaşadı. Farkında değil ya da umursamaz gibi davrandığımız halde nimet zenginiyiz. Örnek mi? Arsamız üstünde düşünmek yeter. Şu bilgilere bakın:
Türkiye üç bitki coğrafya bölgesinin buluştuğu tek ülke.
Dünya karalarının % 0.6'sını kapsamasına karşın, tüm bitki türlerinin % 2.6'sını barındırıyor.
Güneydoğu Anadolu gıda bitkileri bakımından en önemli gen merkezi.
Dünya toprakları tuzlandıkça besin bitkilerinin yetiştirildiği alanlar daralmakta, tuza dayanıklı bitkilerin önemi artmakta. Tuz Gölü çevresinde kırktan fazla öyle endemik (bölgeye özel) bitki türü yetişiyor.
Yüzölçümü İngiltere'ninkinin yüzde ikisi kadar olan İstanbul ilimiz o ülkeden daha çok bitki türüne sahip.
Türkiye'de her on günde bir yeni bir tür keşfedilmekte, v.b.

***

İki okuldaşım, Feyyaz Berker ve Nihat Gökyiğit, sınıflarımızın sayısı pek azalmış mezunlarını bir yemekte buluşturdu. Ayrılırken de birer kitap armağan ettiler. Yukarıdaki bilgiler -Tema Vakfı'nın da iki kurucusundan biri olan- Nihat Ağabeyimin bastırdığı "Türkiye'nin Biyolojik Zenginliği ve Korunması" adlı güzellikler demetinden.
Feyyaz dostum da "Dünden Bugüne Boğaziçi Üniversitesi, 1863-2013" başlıklı bir yakın tarih hazinesinin hazırlanmasını sağlayanlardan.
Okuyunca utandım. Eğitim dünyamızın yüz akı üniversitenin ve onun temeli olan okulumuzun ne müthiş uğraşlar gerektiren, ne renkli, ne göz açıcı bir geçmişi varmış! Meğer ben o destana ilişkin ne az şey biliyormuşum!
Yemekten sonra yamaçtan boğaza inerken iki yakadaki bitki örtüsüne, hisarlara, Tevfik Fikret'in Aşiyan'ına, okulumuza baktım, geçmişimizi ve arkadaşlarımın örnek oluşturduğu insan kaynaklarımızı hesaba katarak bugünümüzü düşündüm.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sıfatıyla çok zengin ve güçlü hissettim kendimi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA