Mısır'a iyi bakalım. Çok, çok önemli bir şey oldu orada. Yalnız o ülke için, yalnız bölgemiz için değil. Dünya için çok önemli.
"Arap baharı bitti, yaz atlanıp kış başladı" demek de yeterli değil. Çok daha derinlerde bir umut sarsıldı.
Felaketin boyutlarına akıl erdirebilmek için şunun yanıtını arayalım: "Kim haklı çıktı, kimin tezi puan kazandı?"
Dikkatle düşünürsek ulaşacağımız isim şaşırtıcı:
Usame bin Ladin.
Cesedi okyanus dibinde balıklara yem oldu ama davası doruk yolunda bu sabah. Ne diyordu o?
"İslamla demokrasi bağdaşmaz.
Tek çözüm şiddettir."
Arap âleminin odağı olan Mısır'da o iddiayı çürütecek bir uygulama başlatıldı; Müslüman Kardeşler'in adamı seçim kazanarak iktidara geldi. Şimdi fiyasko kemikleşirse o kesimin şahin kanadı ne diyecek -ve de haklı görünecek-?
"Demokrasiyi denedik. Bakın ne oldu!"
Medeniyetler çatışması adlı zırvanın ve dünya çapında terörün yolu büsbütün açılmayacak mı?

***
Bereket versin büsbütün sönmüş değil aklın yolu yönündeki umutlar. Bir yerde parlıyor hâlâ: Türkiye'de. Görüntüyü tersyüz etme çabalarına karşın...
Dün kimi manşetler ve ekranlarda ilan edildi:
"Mısır'ın Tayyip'i devrildi!" İki ülkenin liderleri arasında benzerlik yok değil. İkisi de "İslami" kesimden geldi ve asker muhtırasına direndi. Ama benzerlik o kadar. Sonuç?
Mısır'da Mursi, bizde Büyükanıt tuş oldu.
Nedenini düşünürken oradaki madalyonun arka yüzünü de görelim. Darbe elbette kötü; ancak bugün seçmen çoğunluğu Mursi'ye karşı. "Git" diye 22 milyon imza topladılar.
Türkiye'de seçmen çoğunluğu niçin hâlâ iktidardan yana?
***
Tayyip Erdoğan'ın gerçek başarısı Erbakan takımından koparak gömlek değiştirirken laiklik ilkesini kendi kesimine ve ekibine kabul ettirebilmiş olmasıdır.
Kalktı, Kahire'ye gitti, çılgınca bir gözü karalık ile Mısır toplumuna da -Müslüman Kardeşler dahil- "Laik olun" diye öğüt verdi.
Dinleyemediler tabii. Hiç değilse ölçülü olabilselerdi dünkü çöküntüyü yaşamazlardı.
Oysa daha geçen hafta başkent sokaklarında fanatikler "Yalnız başına ne dolaşıyorsun?" diye kadınlara saldırıyordu.
Şimdi burada da başka türlü fanatik meslektaşlar "Yani Mısır'a bir Erdoğan gerek mi diyorsun?" diye bendenize sataşabilirler.
Öyle diyorum efendim. Boğaz tokluğuna yalakayız ya...