Filler itişirken otların ezildiği söylenir ya. Çok yanlış izlenim veren bir sözdür.
Dev hayvanlar gücün timsali... Ayaklarının altındaki bitkiler ise ezikliğin, zavallılığın, çaresizliğin...
Oysa filler olmasa da otlar yaşar gider. Ama bitkiler olmasa dünyada hayvan kalmaz. O yeşil canlılar yaşamın ve asıl gücün kaynağıdır.
Anlamsız kutuplaşma yüzünden zaman zaman tekvando minderine dönen toplumumuzun iki ucundaki şaşkınlar kendi saflarını dev görmekte. İzlediğim yorumlardan ve gelen mesajlardan biliyorum:
Bir yanda "Sandıktan biz çıktığımıza ve çıkacağımıza göre farklı eğilim sahiplerini yok sayarak Türkiye'yi gönlümce biçimlendirebiliriz" kafasındakiler var. Öte yanda da "Gerçek ağırlık nicelikte değil, nitelikte olduğuna göre karşımızdaki cahil kalabalığı yok sayarak bütün isteklerimizi dikte ettirebiliriz" diye düşünen seçkin bozuntuları...
Toplum genelini oluşturduğu halde kimseyle itişmeden kendi yaşamını sürdüren çoğunluğun ise sesini duyduğumuz yok pek.
Bilgisayarımın ekranındaki kaktüs tarlası görünüşlü e-posta kutusunda papatya gibi duran bir mesaj gülümsetti beni. Vatandaşımız Mustafa Bodur pembe otobüs istiyor. Üstündeki reklam yazıları da altın yaldızlı olacak. Bakın neden:
"Muhterem efendim, belediyelerin toplu taşıma araçlarında erkeklerle yapışık giden milyonlarca annenin feryadıdır talebim. Seçmeli din dersi olur da, niçin seçmeli toplu taşıma araçları olmasın? Erkeklerin arasında ezilen, gizli tacizlere maruz kalan milyonlarca manevi hassasiyet yüklü kadınımızın pembe renkli, üstü gold altın reklamlarıyla donatılmış toplu taşıma araçları niçin olmasın?
İsteyen kadın karışık toplu taşıma araçlarına, isteyen kadın da sadece kadınlara ayrılmış araçlara biner. Bu ana sütü kadar helal bir taleptir. Mustafa Bodur kardeşiniz."
Mustafa Bey ne şeriatçı, ne protestocu. "Erkeklerle yapışık" yolculuk yapmak istemeyen "manevi hassasiyet yüklü" eşine edepli otobüs sağlama derdinde, o kadar. Böylesine naif, böylesine zararsız dileklerle "yüklü" on milyonlarca insan yaşıyor güzelim ülkemizde.
Onların varlığını göz ardı etmesek abuk sabuk çekişmelerimiz azalır belki. Caddelerimizde başka renkli otobüslerin arasında pembe, yeşil, kırmızı olanlar da dolaşsa... Hepimizi bindirmeye kalkmamaları şartıyla faşistlerin bile kapkara taşıtlarla gezinmelerine izin verilse... Gülerek dil çıkarsak musibetlere...
Kavga edilecekse, nimetlerin daha insanca paylaşılması için edilse... Enerjimiz gerçek sorunlarımızın çözümüne harcansa...
Yanlış mı olur?