Ruh hastalığıdır. Eskiler fikr-i sabit derdi.
Frenkçesi idee fixe. Saplantı yani... Acayip sonuçlarını görmüşlüğüm vardır.
Aile dostumuz bir çift sevişerek evlenmişlerdi. Kadın aslında sadık ama biraz hoppa, adam da aksi gibi kıskanç mı kıskançtı. Tutturmuştu "Sen beni aldatıyorsun, şimdi aldatmakta olmasan da ileride mutlaka aldatacaksın" diye.
Saçmalığın dozu gitgide arttı, tartışmalar çirkinleşti. Bir gün kadın kocasının kafasında tabak kırdı, o da tabak parçasıyla karısının yanağını kesti. Boşandılar. Yoksa zehirli çekişme cinayete varabilirdi.
Toplumumuzun bembeyaz yüzde kırk ikisi ile geri kalan yüzde 58'lik kesim arasındaki bitmez tükenmez gerginliği o trajikomik ilişkiye benzetiyorum. Çevremde hâlâ "Yakında İran olacağız" diye sürekli panik atak geçirenler var.
"Yahu," diyorum, "on yıldır bakanlarla kokteyllerde sohbet ederek martini yudumlarken, havuz kenarlarında bikiniyle güneşlenirken İran korkusu çekiyorsunuz. Bu 'yakın' nasıl yakın?"
Efendim, içkili lokantalar azalırken başörtülü kadınlar çoğalıyormuş (o da belli değil aslında). Sizi zorlayan, dilediğiniz lokantaya gitmenizi önleyen, başını ört diyen yoksa, zararı ne bunun? Asıl sorulması gereken, bir halk bölümündeki tercihlerin niçin 80 yıl boyunca kaba güçle bastırılmış olduğu değil midir?
Demokrasi nerede kalıyor, demokrasi? Dürüstçe yanıtlayın: Ondan yana mısınız, değil misiniz? Değilseniz Kenan Paşa'ya niçin kızıyorsunuz?
Önemli gerçek şu ki, kesimlerarası ilişkilerde boşanma yok. Herkes herkesin "hayat tarzından" hoşlanmasa da, karşılıklı saygı içinde yaşamak zorundayız. Onun da ilk şartı abuk sabuk suçlama tiryakiliğinden vazgeçmek. Yazık ki o keşliğimiz müzmin. Her konuya karışan hakaret sabotajı pratik işlerimize büyük zararlar vermeye başladı.
Uluslararası kozumuz, başarı şampiyonu THY 98 dış hattın sekizinde hedef ülke yönetimlerinin isteğine akıllıca uyarak içki servisini kaldırınca, kendi medyamızda alkol düşmanı yobaz gösterilerek rakiplerle yarışta yara aldı.
Ben son yazımda "Şarap içerim, yasaklara karşıyım, ama toplumun kendi tercihiyle sarhoşluğu azaltması kötü bir şey değildir" demiştim ya. Sabah sabah mesajlara bakarken ilk karşıma çıkan bir sövgü sağanağı oldu.
Efendilerime biat etmişim, onların içki düşmanlığını yalakaca övmüşüm, şerefsizin tekiymişim... İnsanları küçülterek kendilerini büyütmeye çalışanlarda mantık aramamak gerekir ama, gelin de sormayın:
Sayın Beyaz Bey, biat etmiş yalaka "Şarap içerim" der mi?
Ve siz şu paranoyaya biat etmeseniz olmaz mı?