Kıyametten korkar mısınız? Ben hiç korkmam, "Keşke olsa" derim. Çünkü adı "kıyam" kökünden gelir. Ayağa kalkmak demektir. Kim doğrulup kalkacak mahşer gününde? Ölüler. Hepsi dirilip ayaklanacak. Fena mı? Ahrete göçmüş bütün sevdiklerime kavuşurum.
Hitler gibiler de dirilecek ama, onlarla karate maçı yapar, bir şeylerin hesabını sorarız.
Bu yakınlarda kopacak mı kıyamet?
Yaklaşmasının belirtileri bilinir. Gökleri kötü bir duman kaplayacak. Edep, utanma, ahde vefa azalacak. Zina ve cinayet artacak.
Mezarların süslenmesi yaygınlaşacak. Binaların boyu uzayacak. Kadınlar erkeklere, erkekler kadınlara benzeyecek. Günümüzde bunlar görülmüyor değil.
Ha, bir de Yecüc Mecüc'ler var. Bu yerden bitme, acayip görünüşlü, dünyaya zararlı kalabalıklar bir sur gerisine hapsedilmişken, kıyamet arifesinde duvarı aşıp ortalığa yayılacakmış. Ünlü sedden taşıp Batı'nın dünya nizamına zarar veren Çinliler akla geliyor tabii.
***
Büyük çoğunluk iyi mi kötü mü diye düşünmeden fena halde korkuyor mahşerden. Ama, tuhaftır, kıyamet kavramı onlara aynı zamanda tatlı bir heyecan da veriyor. Ağrıyan dişin dil ucuyla kurcalanması misali.
Şu ara kafaya Maya takvimini takan birileri iki hafta sonra dünyanın sona ereceği inancında. Bunun beklenmedik yararları da olabiliyor. Örneğin felaket kaçkınları bizim Şirince'mizin bütün turist yataklarını doldurdu şimdiden. Dünya yok olurken bir köyün batık gemi filikası gibi uzayda nasıl yüzeceğini kestiremezsiniz ama boş verin, Maya hikmetinden sual olunmaz.
Fantezileri bırakıp bilimin takvimine bakarsak, hiç şaka kaldırmayan bir gerçekle burun buruna geliyoruz.
***
Kıyamet kopacak mı sorusu anlamsız. Onu gezegenin değil de bildiğimiz insan yaşantısının sona erişi diye düşünürsek, kopuyor zaten. Pattadak değil de, gıdım gıdım oluyor.
Kutsal kitapların mahşer belirtisi diye haber verdiği kötü dumanı ben Pekin göklerinde gördüm. Çin Batı'nın kâr azgınlığıyla doğayı batırarak tutturduğu "
lüks hayat" düzeyine ulaşma derdinde. O uğurda kömür de yakarak havayı karartmaktan vazgeçmiyor. Ortak çılgınlığa son vermek için yapılan bütün uluslararası toplantıların sonucu sıfır.
Yaşantıyı kurtarma yolculuğunda geri dönülmez nokta geçilmek üzere. Yükselen denizler, artan kuraklıklar, yangınlar, seller, çığlar uyandırmıyor insanlığı. İrili ufaklı işaretler her yerde. Amerika'nın Sandy kasırgası da, Karadeniz'in Şile'deki kudurganlığı da kıyamet habercisi. Görmüyor, görmek istemiyoruz.
Yecüc Mecüc biziz. Hepimiz.