İnsanlar başkalarının geleneksel inançlarını tuhaf karşılarken kendi hurafelerine bağlı kalırlar sorgusuz sualsiz. Sahaya adım atarken haç çıkaran futbolcu, karısının yıldız falı merakıyla dalga geçer. Katolikler Musa'nın denizi karpuz gibi yarma efsanesini alaya alır da, Meryem'in el değmeden hamile kalış hikâyesini kutsal gerçek sayar güzelce.
Son günlerde batıl inanç rekoru nerede kırıldı dersiniz? Taş devrini aşamamış kabileler barındıran Amazon ya da Borneo ormanlarında değil. Dünyanın en akılcı, en bilimci, en matematikçi grubunu oluşturan uzmanlar arasında.
"En" derken sözün gelişi laf etmiyorum. Gerçekten öyle oldukları bir büyük ve somut sonuçla kanıtlandı: Yanında aksırsanız incinecek kadar narin cihazlar ve 17 kamerayla donatılmış, kamyonet ağırlığında bir seyyar laboratuarı ana kucağına bebek verir gibi usulca indirdiler Mars yüzeyine.
Maliyeti iki buçuk milyar dolar olan bu lenduha ama süper-hassas taşıt gezegen atmosferine saatte 21 bin kilometre hızla girdi, konteynerini attı, koruyucu kapsülünden çıkmadan paraşüt açtı, hız kesici roketlerini çalıştırdı. Yüzeye öylece inebilirdi. Ancak kalkan toz cihazların ince ayarlarını bozabilirdi o zaman.
Çözüm?
Yüzeye iki katlı ev kadar yükseklik kala kapsülün alt kapakları açıldı, içindeki vinç 6 tekerli laboratuarı Mars toprağına ağır ağır kondurdu. Şimdi lazerler çevredeki kayaları parçalayacak, röntgen spektrometreleri ve kimyasal analiz aletleri gezegenin yapısını inceleyecek, bulgular dünyaya bildirilecek.
Yedi aylık, yüz milyonlarca kilometrelik yolculuktan sonra yedi dakika süren iniş sırasında NASA (Ulusal Havacılık ve Uzay Araştırmaları Yönetimi) uzmanları bilgisayarlarının başında kıvranırken sürekli yerfıstığı yediler.
Bilin bakalım neden?