Ocakta altını yaktığınız suyun görünüşünde bir süre değişiklik olmaz; sonra birden fokurdamaya başlar. Kaynamıştır.
Toplumların yaşantısında da birikimlerin belirli bir çizgiye ulaşınca çarpıcı değişiklik yarattığı olur. Buna bizde kırılma noktası deniliyor ki yanıltıcı bir deyim bence.
Olumsuzluk çağrıştırır "kırılma". Birikim sonucu ani değişimin olumlu sayılıp sayılmayacağı ise yol açtığı sonuca bağlıdır. Su kaynayınca taşıp elinizi haşlarsa kötü bir kaza yaşanmış olur. Ama çorba yapıyorsanız hedefe yaklaştınız demektir.
Dünyanın ve bölgenin görüntüsüne o gözle bakınca...
Kuzey Afrika'nın Arap ülkelerinde yıllar yılı dikta baskısıyla ısınan toplumlar patladı sonunda. Kıvılcımlar Suriye tenceresinin altında ateş yaktı. Haylidir orada su ısınmakta.
Ne demiştik? Tüfekle toplara tanklara karşı çıkılmaz ama diktatörün devrilmesi silahla değil, çevresinin çözülmesiyle olacak. Hızlanarak yaşanmakta o süreç.
Hatta, "kaynama" gecikmedi mi?
***
Gecikti.
Neden?
Bizim bir de "
pişmiş aşa su katmak" sözümüz var. Suriye konusunda tencereye kimin soğuk su döktüğünün farkındasınız elbette.
"
Amerika bizi sıcak çatışmaya sokmaya çalışıyor" yorumunu yapanlarımız 180 derece yanılmakta. Kasım seçimlerine ramak kala patlak verecek yeni bir savaş görüntüsüyle oyların düşme olasılığı Obama'nın dudağını uçuklatıyor. Hem petrol devlerinin ve İsrail'in çıkarları uğruna Orta Doğu'da sıkı durması, hem de şimdilik çıngardan kaçınması şart. Hillary bacımız o ustalığın gerektirdiği ince ayarları konuşmaya geldi Ankara'ya.
Belki hükümetimiz ölçülü bir girişimle güneydeki güvenliğimizi sağlama bağlamak üzere somut adımlar atmayı düşünüyor da, Amerika "
Aman koçum, hatırım için dur bekle biraz" diye elini tutmaya çalışmakta.
***
Temelde önemli olan ülkemizin bağımsızlığını koruyabilmesi, her zaman kendi çıkar ve onurunun gerektirdiğini kimseye ödün vermeden yapabilmesidir. Belirli bir güce ulaşmadan sağlanamaz bu.
O açıdan suyumuzun yüz yıldır ısınmakta olduğunu, kaynamasına az kaldığını görerek seviniyorum. İç dinamizm gücüyle gelişmekteyiz.
Kulak asmayın "
Geriye gidiyoruz" çığlıklarına, "
Erdoğan dikta kuruyor" feryatlarına. Kendini arayan toplumumuz her türlü ipoteği üstünden ata ata kişiliğine sahip çıkmakta.
"
Kaynamayı Erdoğan sağlayacak" demiyorum. Onun kendisi de suların ısınmasının belirtisi ve sonucu. Alttaki ateşi harlattı, söndürmeye kalkanlara direnmeyi bildi.
Zamanla elbette o da aşılacak. Ama aşma kişilik pekiştirme ve bağımsızlaşma yönünde daha hızlı gidebilmekle olmalı, vesayet koruyup hortlatmakla değil.
Ben iyimserim. Hele şu "
Kürt sorunu" geride kalsın (ki olumsuz görüntülere karşın o konuda da çözüm suları ısınıyor), bakın ne keyifli bir döneme gireceğiz.
Bizim tenceremizden hoş kokular geliyor.