Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Efelik enayilik değildir

Bu sabah on yaşındaki oğlum tuhaf bir şey sordu: "Baba, sen ömründe kaç kere dövüştün?"
Akıllı uslu bir çocuktur; ama beklentisinin Rambovari bir yanıt olduğu belliydi. "Ooo, sayısını unuttum, gençliğimde her gün birkaç kişinin ağzını burnunu kırardım" desem keyiflenecek... İnsanda asıl güç kanıtının dövüşsüz yaşayabilmek olduğunu söylemem havada kaldı.
Yetişkin erkeklerin içgüdüsel yönü çok mu farklı? Vur-kır içerikli video oyunları delikanlıların başlıca eğlencesi. Yasaklara karşın hâlâ horoz dövüşü düzenleyenler var. Boks seyri, güreş seyri nedir?
Somut tehlike öyle eğilimler toplum yönünü etkilediği zaman ortaya çıkıyor. Kabadayılık meraklarını ulusal politika ilkesine dönüştürmek isteyenler İkinci Dünya Savaşına girmeyişimizi eleştirmişlerdi. Uzun süre dövüşsüz kalmanın erkekliğimizi körelttiği yazılmıştı ciddi ciddi.
Günümüzde sıcak çatışma düşkünlüğü rahatça açığa vurulamıyor ama, varlığını sürüp giden olaylar belli ediyor. Toplum dokularına sindirilmiş o tür yatkınlıklar akıl tutulmaları yaratmış olmasaydı, karşılıklı efendilerin keçi inatları ve pis hesaplarıyla gaza getirilen on binlerce gencin bunca yıl dağlarda birbirini kırmalarına kayıtsız kalınır mıydı?

***

Başbakanın "Operasyon meraklısı değiliz" demesi iyi haber. İnşallah gelişmeleri etkileyebilecek bütün odaklar o paralele girer de, bu sefer akıl ağır basar. Ama makul sandığım kimi dostlarımın bile şu ara çekişmeli sorunlara ilişkin konuşmalarında hafif bir şiddet özlemi kokusu var.
Efendim, madem bölgesel büyücek güç olmaktayız, Batı'ya artan ölçüde hatırımızı saydırıyoruz, silahlı kuvvetlerimize de onca para harcanıyor, niçin uluslararası dalaşlarda biraz daha somut biçimde devreye girmiyoruz?
Filistinlilere yardıma giden gemiyi neden bir destroyer ve birkaç uçakla korumayız? Ermeni istilasına karşı Azeri kardeşlerin yanında neden daha ağabeyce saf tutmayız? Neden felç olmuş gibiyiz güney sınırımızda?
Berber dükkânı kurmaylığı düzeyinde akla yakın görünebilen o türden önerilerin uygulanması bambaşka düzeylerde sonuçlara yol açar. Onlar da kargaları halimize güldürürken birtakım bela üreticilerinin kasalarını doldurur.
***

Unutmayın: İran ile Irak yıllarca savaşırlarken Amerikan şirketleri iki tarafa da bol bol silah sattı. Daha sonra aynı şirketlerin lobicileri "Irak'ı işgal edelim" diye Bush hükümetinin üstünde başarıyla baskı kurdu. "Savaş ticareti rekortmeni" diye dünyaya nam salan Viktor Bout Afrika'daki sayısız çatışmada tarafları silahlandırarak kıtayı kana buladı.
Bütün "gelişmiş" ülkelerde haldır haldır ürettiği ölüm araçlarını satmak için pazar yaratmaya çalışan akbaba holdingler var.
Uluslararası efelenme yönünde gaza gelmek yalnız kendi çocukça şiddet merakımıza değil, o iblislerin hesaplarına da yenik düşmek olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA