Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Rosenberg kazası

Buyurun, buradan yakın: "Sen ne biçim aydınsın? Hem uluslararası tiyatro bilmemnesinin başkanıymışsın, hem o senin yurt dışında tahsilini gördüğün işmiş, hem de Rosenberg oyunu diye kıyamet koparken gazetede gıkın çıkmıyor."
Günümüz Türkiye'sinde yangına benzin dökmemek de kabahat artık! Ama madem gık şart, dün bütün günü o konuya harcadım, yurt içinde ve dışında ilgili kişilerle konuştum. Önce, duymamış olanlar için özet:
Komünist avı döneminde Amerikalıların Rus casusu diye idam ettikleri Rosenberg çiftini masum gösteren bir oyun İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda başarıyla oynanıyordu. Temsil için yazarın temsilcisi Onk Ajans'tan henüz yazılı izin alınmamış olduğu anlaşılınca kaldırıldı oyun.
Kıyamet ondan koptu. Örneğin eleştirmenler şeyhi Üstün Akmen dostum haklı bir öfkeyle kükredi: "Oyunun yapım giderleri tazmin edilsin! Kimin suçu varsa hesabı görülsün!"
Araştırmamın sonucu: Söz konusu alanda olağanlığını bildiğim ayrıntı laçkalıkları var ama suç yok. Onk Ajans benim de temsilcim. Düzgün çalışmasının elli yıllık tanığıyım. Şehir Tiyatrosu yönetiminin pratikte başlıca başarı kıstası ise reji ve oyunculuk açısından dünya standardını tutturmaktır. Sık sık ulaşıyor o hedefe. "Antigone" son örnek.
Ama şimdi somut bir aksama da var ortada. Kabahat nerede? Sıkı durun: Fransa'da! (Üst üste geldi, değil mi? Sarkozy herzesinden sonra...) Biz kendimize haksızlık ederek derbederliğimize "alaturkalık" deriz de, Batılıların öyle nitelenmeye daha uygun davranışları artmaya başladı.
Oyunun yazarı Alain Decaux'nun temsilcisi olan Fransız ajansı, bizim ONK'un sorusunu zamanında yanıtlamamış. Parisli birkaç arkadaşın söylediğine göre, huyuymuş zaten. Aksilikler dizisinin başlıca kaynağı o kilit ihmal.

***

Fransız Akademisi üyesi ihtiyar Decaux tarihçi. Oyunu politik şevkle yazmış, kahramanlarının gerçekten casus olduğu Sovyet kaynaklı itiraflarla açığa çıkınca "Artık sahnelenmesin" demiş. Benim bir görüşüme katıldılar kendisini tanıyanlar: Oyunu tarih açıklar gibi yazmadan önce işin aslını faslını yeterince araştırmamakla halt etmiş. Kabak şimdi bizdeki trafik kazası gibi olayın mağdurlarının başına patlıyor.
Oyun basınımızda da bölünmeye yol açtı. Beğenip göğe çıkaranların yanı sıra demode ideolojik gayretkeşlik diye kınayanlar oldu.
Şunu kayda geçireyim. Acemi oyun yazarı Decaux'nun yaptığı gibi tiyatro ile belgeselcilik birbirine karıştırılmazsa bu düğümlenmeler yaşanmaz. Bir yazar isterse Büyük İskender'i oğlan koleksiyonu yaparken dünyayı yıkmış bir manyak gibi çizer, savaş karşıtı oyun tiyatro tadı verirse başarıya ulaşır. Decaux da keşke oyununu hukuk hatasının değil, sadece McCarthy alçaklığı döneminde insan çözülümünün sanat yoluyla teşhiri üstüne kursaydı.
Neyse, geçmiş olsun. İşimize bakalım, Fransız falsosu yüzünden birbirimize girmeyelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA