Gerisinde kan dondurucu korkunçluklar, mide bulandırıcı iğrençlikler bulunmasa, komik olurdu görüntü:
Batılı liderler ağız birliğiyle Kaddafi'ye zorba ve zalim diye lanet yağdırdılar ya. Şimdi adamın ininde ele geçen belgelerden anlaşılıyor ki o Batı'nın derin devlet örgütleri onunla canciğer kuzu sarmasıymış.
Kendi çıkarları açısından sakıncalı saydıkları kişileri dünyanın dört yanından zorla kaçırtıp Libya'ya getirtiyor, orada baskıyla sorguya çektirtip kimilerini ortadan kaldırtıyorlarmış. Yani Kaddafi onların işkence ve cinayet ortağıymış.
Biz gizli ayıpların açığa çıkmasına kirli çamaşırların ortaya dökülmesi deriz. Hafif kaçıyor o deyim. Devlet kuyularından sondajla gün ışığına çıkarılan pisliklerin yanında en kirli çamaşır pirüpak kalır.
Doğu Almanya'daki sosyalist kisveli faşist rejimin çökmesinden bir süre sonra eski istihbarat arşivleri halkın incelemesine açıldı. İsteyen kendi dosyasını alıp içindekilere bakabiliyor. O hakkı kullanan insanların çoğu beyinlerinden vurulmuşa döndü.
İnanılması güç gerçekler var dosyalarda. Kendisine güvenilmiş kişiler en yakın arkadaşlarını, eşler birbirlerini, oğullar kızlar analarını babalarını rejim muhalifi diye ihbar etmişler. Kimi zaman küçücük paralar karşılığında. ???
***
Açıklamalar sonucunda şok geçiren kesimlerde "Eski ayıplar kurcalanmasın, bırakalım geçmişe gömülü sırlar örtülü kalsın" diyenler çıkıyor. İltihaplı yaraların üstünün örtülüp cerahatin yerinde bırakılmasını önermek gibi bir istek bu.
Çağımızda yararı kanıtlanan en önemli değerlerden biri glasnost. Yani açıklık, şeffaflık. Geçmişin deşilerek bütün gerçeklerin gün ışığına çıkarılmasının iki harika sonucu oluyor:
1. Toplumu zehirleyen kuşku ve karamsarlık sisi dağılıyor. Hava temizleniyor. İnsanlar daha umutlu düşünüp konuşmaya, daha inançla çözüm aramaya başlıyorlar.
2. Hiçbir şeyin sürgit gizli kalamayacağı kanıtlandıkça, suç tekrarlamaya niyetlenenler duraklıyorlar. Eski ayıpların yeniden gündeme gelme olasılığı zayıflıyor.
Dürüst ellerdeki neşterler çok yararlı. Wikileaks olayına bakın. Nasıl bir şeffaflaşma armağan edildi dünyaya! ???
***
Türkiye de bir hesaplaşma ve ayıp ayıklama dönemine girmiş görünüyor. Ama vesayetler giderilirken geçmişe yeterince neşter vurulduğu söylenebilir mi? Maalesef hayır. Derin devlet sicilinin dibine ulaşılamadı henüz.
Örneğin üniformayla işlenebilecek suçlar yalnız darbe yapmak ya da hazırlamak değil. General tutuklamakla yeterli aydınlık sağlanmıyor. Ağca'yı garnizondan kim, niçin, hangi dış yönlendirmeyle kaçırttı? Hâlâ açığa vurulamamış ve hesabı sorulamamış durumda. Dönemin güçlü komutanı Necdet Üruğ "Kahroldum" dedi, sonra sustu. Bugün de susuyor.
Ergenekon diye adlandırılan olay araştırılmakta yıllardır. Ama Susurluk hikâyesi rafta. Onun ve sayısız faili meçhulün kulisinde tam ne dönüyordu? Baştakiler kimdi? Hangi dış odaklarla nasıl bağlantılıydılar? Hâlâ bilmece. İsrail'den özür talep etmekte haklıyız. Yıllarca bilerek ya da bilmeyerek yabancı çıkarlarına alet olup Türk toplumunu çelmelemiş, suçsuz insanlarımızı ezmiş, anamızı ağlatmış odakların ulusa bir özeleştiri ve özür borcu yok mu?
Silahlı ve silahsız güvenlik güçlerinin arşivleri firavun mezarı gibi ehram labirentlerinde saklı değil. Yasal yollardan taranabilir kolayca. Kim niçin, nasıl, ne halt etmiş, bir bir açığa çıkarılsa, hesabı sorulsa... Hava temizlense...
Rahat nefes alır, glasnost oksijeniyle zihnimiz açıldıkça yeni anayasayı da daha akıllıca hazırlarız.