Seçim meçim laflarından usandınız mı? Hadi başka şeylerden söz edelim. Bugün Nâzım Hikmet'in Türkiye'den ayrılışının altmışıncı yıldönümü. Şairlerimizin en yurtseveri 17 Haziran 1951 Pazar sabahı Tarabya rıhtımından küçücük motora atlarken bir daha vatanına dönemeyeceğini biliyordu. Birkaç dakika sonra o tahminini dile getirirken gözleri doldu.
Yurtdışında bir başka haziran sabahı dünyamızdan ayrılıncaya kadar çektiği daüssıla azabı o anda başlamıştı.
Ama bu acıklı yıldönümünün hatırlattığı komik şeyler de var. Örneğin, basınımızdaki hiçbir şey bilmeden çok şey bilir görünme merakı... Yeni değil yani; o zaman da "kafadan atma" yarışına girilirdi.
Nâzım'ın nasıl gittiğini "çakmış" gibi yapmayan yoktu. Kafadan atılan senaryoların birleştiği nokta bunun örgüt işi olduğuydu. Elbette "Komünist Rus ajanları" şeytanca numaralarla kaçırmışlardı yoldaşlarını.
Bilgi diye yapılan ayrıntılı açıklamalara bir örnek vereyim de gülün. Moskova'da basın ataşeliği görevinde bulunmuş Memduh Tezel'in şu yazısı yayımlandı 4 Temmuz 1951 günü Cumhuriyet gazetesinde:
"Nâzım Hikmet akşam saat sekizde girdiği Kadıköy'deki evinden daha o gece kayboluyor ve bir gün sonra da komünist Romanya'da meydana çıkıyor! Bu ne sırdır, bu ne keramet diyeceksiniz! Gayet basit. Nâzım Hikmet daha o gece, Kadıköy'deki evinden alınarak, çok emin bir vasıta ile Şile civarında ve deniz kenarında, evvelden tespit edilmiş bulunan ıssız bir yere götürülmüş, ya otomobilin fenerleri veyahut da bir el feneri ile birkaç defa yakılmak suretiyle denize işaret verilmiş, oralarda nöbet bekleyen bir denizaltıdan çıkarılan bir kauçuk sandalla denizaltıya alınmış ve Türkiye'den kaçırılmıştır. Mesele bundan ibarettir."
Gülünç olduğu kadar çirkin yorumlar da gırla gitmişti. Hem de en umulmayacak kalemlerden. Örneğin Ahmet Muhip Dıranas'ın Zafer gazetesindeki yazısının başlığı "Canı cehenneme!" idi. Daha önce Meclis'te Nâzım'ın affı tartışılırken siyasetçilerin kustuğu kine de bir örnek vereyim. Tokat milletvekili Ahmet Gürkan konuşuyor:
"Bu uğursuz kızıl kuduz, Türk milletini ısırmak için hırlarken, onun ağzından sızan salyaları yalayanları elbette tecziye edeceğiz!"