Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Zeytin dalı ilaçtır

İnsan için kendi egosu canından daha değerlidir; öldürülmeye kalkılmasını bağışlayabilir ama gururunun zedelenmesini affedemez. Çünkü cinayetle aşağılanmaz maktul. Hakaret ise küçük düşürür.
Atina hava limanında zorluk yaşamış olan bir dostum "Anlamıyorum" demişti. "Yunanlılar bize saldırdı, insanlarımızı öldürdü. Biz bunu unutmuş gibi davranıyoruz. Ama onlar hâlâ kızgın bize. Ne iştir?"
Oysa anlaşılmayacak bir şey yok durumda. Saldırıları fiyaskoyla sonuçlandığı için küçük düştüler. Ulusal kompleksin aşılması kolay değil.
Komşumuzun Avrupa üyeliği sarhoşluğuyla har vurup harman savurma yüzünden iflas sınırına gelmesi sorunu daha da çetrefilleştirdi. Doruğa çıkan alınganlıkları hesaba katmak gerekirken, çok satışlı bir Hollanda gazetesinin yaptığına bakın:
Kocaman fotoğrafta Santorini adasındaki ünlü kilisenin tepesine montajla kondurulmuş devasa bir Türk bayrağı! Manşette de bizim zenginlerin Yunan taşınmaz mallarını ölmüş eşek fiyatına kapatmaya çalıştıkları bildiriliyor.
Adanın belediye başkanı feryat etmiş tabii. "Ülkemize hakaret! Tarihimiz yaralandı!
Dinsel duyarlığımız hırpalandı!"
Haklı adam. Yunan medyasının kıyamet koparması da doğal. Ancak bizim de şunu sorma hakkımız var: "Siz niçin bize barbar gözüyle bakmakta direniyor, her fırsatta ülkemize ve tarihimize hakaret ediyorsunuz?"

***

Biliyoruz, asıl mesele Osmanlı ile geçmişte yaşadıkları. Ama orada da, Ermeniler konusunda yapıldığı gibi, soruna tek yanlı yaklaşım sürdürülmekte. Bereket versin bilim çevrelerinde böyle tartışmaların daha tarafsızca değerlendirilmeye başladığını gösteren belirtiler yok değil.
Anglosakson seçkinlerinin en saygın düşünce pazarlarından Times Literary Supplement'deki bir yorumda "Yunanlıların nefret ettikleri Osmanlı İmparatorluğu istibdadından kurtulma" çabalarına değinilmişti.
Buna Virginia Üniversitesi Toplumbilim Bölümünden gelen Krishan Kumar imzalı bir yanıtta şunlar belirtildi:
Haçlılar Konstantinopolis'i 1204 yılında işgal etmiş, sonraki yarım yüzyıl boyunca Bizans İmparatorluğunu sistemli biçimde parçalayarak yağmalamışlardı. Osmanlılar o başkenti 1453'te aldıkları zaman Rumlar iki yüzyıl içinde büsbütün zayıflamış ve birbirlerine düşmüşlerdi.
Padişah tarafından bütün Ortodoksların başı yapılan Patrik kendi camiasındaki Hıristiyanları birleştirdi. Onların hepsi Rum da değildi. Grek olmayanlar kısa sürede camiadaki Rum egemenliğine direnmeye başladılar.
Zamanla Yunan milliyetçiliği ortaya çıkınca Patrik ve çevresi de nefret ettiler o gelişmeden. Öyle ki, Grek bağımsızlığı uğruna açılan savaşa da şiddetle tepki göstererek kendilerini o akımdan ayrı tuttular.
Fenerli denen Osmanlı Rumları On Sekizinci Yüzyılda imparatorluk içinde önemli bir güç durumuna gelmişlerdi. Ticaretle çok zenginleşiyor, yönetimde ve diplomasi alanında en etkin mevkilere yükselebiliyorlardı. Günümüzde birçok tarihçiler onların imparatorlukta "ikinci iktidar" konumuna yaklaşmış olduklarını belirtmekteler.
Elbette Fenerliler Grek milliyetçiliği düşüncesini alabildiğine itici ve zararlı buldular. Hatta 1829 yılında Yunan bağımsızlığı elde edildikten sonra birçok Rum yeni devletin içinden Osmanlı topraklarına göçtü. Çünkü orada çok daha iyi fırsatlar bulacaklarına inanıyorlardı.
Gerçekten de On Dokuzuncu Yüzyıl sona ermeden savaş sarsıntısının olumsuz etkilerini gidermiş, imparatorluk içindeki eski güçlerine kavuşmuşlardı. Greklerin en rahat ve müreffeh durumda bulundukları yerlerden biri İzmir'di.
Yazık ki Yirminci Yüzyılın ilk yarısında yaşanan acılar Türk-Yunan ilişkilerini altüst etti.
***

Evet, etnik kökenini kestiremediğim toplumbilimci Krishan Kumar böyle diyor. Kimin hangi kavimden geldiği fark etmez. İnsanlara yakışan serinkanlılıkla gerçekleri bulalım, yeter.
İlişkilerde olan olmuş. Artık kin ve acıların muhasebe defterlerini kapatıp birbirimize gülümseme zamanıdır.
Bunu yapar, hakaretlerden vazgeçer, el ele verirsek bütün dertler daha kolay giderilir. Yunan ekonomik krizi dahil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA