Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Gülüşüm siyasal değil

Biliriz, üzüm üzüme baka baka kararır. Ama salkımlardaki tanelerin bakışarak ağardığı da oluyor.
Çok yakın geçmişe kadar Üçüncü Dünya diye adlandırılan bölgelerdeki uluslar birbirlerinden örnek alarak zorba yönetimlerden kurtuldular, kurtuluyorlar, kurtulacaklar. Pabuç pahalanınca ülkelerinden sıvışan sülük diktatörlerin ve ailelerinin bir ortak marifeti var:
Kirişi kırarken yanlarında muazzam servet götürüyor ya da torunlarının torunlarına yetecek dünyalığı daha önce yurt dışında istiflemiş bulunuyorlar. Tunus'tan tüyenlerin götürdüğü bildirilen bir buçuk ton altın miktar bakımından en çarpıcı örnek değil. İran'da, Güneydoğu Asya'da, Güney Amerika'da, Afrika'da sergilenen el çabuklukları devlet bütçesi boyutlarındaydı.
Bizde "aydın" âdetidir, yozluklarımızdan söz edilip durulur; ona karşılık toplumsal karakterimizde -belki hiçbir zaman sömürge durumuna düşmemiş olmamızdan kaynaklanan- bir mertlik damarı bulunduğunu söyleyenlerimiz de vardır. Kendi geçmişimiz söz konusu ülkelerde yaşananlarla kıyaslanınca, ikinci tezin sahipleri haklı çıkıyor.
Son padişahın ve hanedandan başka kişilerin yurt dışında servet zulaları yoktu. Ülkeyi terk ederken yanlarında hazine götürmediler. Gurbette genellikle sıkıntı çekerek yaşamış oldukları biliniyor.
Kendimizi değerlendirirken gerçekçi davranalım, yerli yersiz şişinmeyelim; tamam. Ama iftihar edilecek özelliklerimiz de varsa, onları görmezden gelmek şart mıdır?

***
Gerçekçilikten söz edince, son günlerde belirginleşmeye başlayan bir kavram bulanıklığına dikkat çekmek gerek.
"Faşizme gidiyoruz"... "Faşizm geliyor"... "Geldi bile"... Gitgide daha ısrarlı bir telaşla piyasaya sürülüyor öyle "uyarılar". Kapıyı çalmakta değil, yıkmakta olan büyük tehlikeye karşı "halk direnişi" çağrıları yapılıyor.
Kimi zaman bir ülkenin politikasında tek kişi ağırlıklı duruma gelmekte olabilir. Muhalefet o etkinliğin azaltılmasını isteyebilir. Amerika'nın Roosevelt, İngiltere'nin Churchill, Fransa'nın de Gaulle, Almanya'nın Adenauer günlerinde öyle durumlar görüldü. Kimse faşizmden söz etmedi.
Çünkü o bambaşka bir olay, çok büyük bir felakettir. Gerçekleşmesinin kesin ve somut koşulları vardır. Lafı uzatmayıp bir tekini söylemek yeter: ordunun desteklemesi, hiç değilse seyirci kalması sağlanmadan faşizm kurulamaz.
Türkiye'nin görünür geleceğinde o olasılıktan söz edilemeyeceğine göre, tehlikesini pazarlama çabası balondur. Ama asıl kendi tehlike yaratan bir balon.
Antibiyotik ilaçlar zırt pırt kullanılırsa etkisizleşir, gerçekten gerekli olduğu durumda işe yaramaz. Alarm zilleri sorumsuzca çalınırsa, yangın çıktığında koşuşmaz insanlar. Faşizm yokken boyuna lafını ederseniz, yarın öbür gün gerçek bir darbe tehlikesi gördüğünüzde feryadınız kimseyi telaşlandırmaz.
Uyarılar ucuzlamamalı.
***
Züğürtlemek bir süre örtbas edilebilir; ama bitpazarında bilgisayarınızı satışa çıkardığınız görülürse acı gerçek açığa çıkar net çizgilerle.
İngiltere'nin hal-i pür melali öyle bir dram. İmparatorluk saltanatı hayli gerilerde kaldığı halde "Kibarın düşkünü aklar giyer kış günü" misali durumu idare ederek büyük devlet itibarını sürdürmeye çalışmaktan vazgeçiyor. BBC radyosunun uluslararası yayınlarda büyük kısıntıya gitmesine üzüldüm.
En güvenilir haber ve yorum kaynaklarından biriydi. Londra'da bulunan Bülent Ecevit ve Can Yücel gibi Türk vatandaşlarından katkı alırdı. Ben de orada yaşadığım dönemde sık sık Bush House mikrofonlarından ülkeme seslenir, o İngiliz kuruluşunun katakullisiz anti-emperyalist çizgisine şaşardım. Nerelerden nerelere geldik! Düşüşlere karşılık çıkış örnekleri de gitgide çarpıcı olmakta. Gençliğimde değil, orta yaşımda bile Erzurum gelişmemiş bölge kenti sayılırdı İstanbul'da. Bir de bugünkü görüntüsüne bakın!
Karda kayma, atlama, hokey gibi şeyler lüks spor dallarındandır; ancak Birinci Dünya ülkelerinde gelişir. Anadolu'nun doğusunda Dünya Üniversiteler Kış Oyunları yapılacağını rüyamda görsem inanmazdım.
Şimdi harika gerçek. Ekranlara bakarken gülümsersem politik yandaş mı olurum?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA