Pişmiş aşa su katmak her zaman yersiz değildir. Aş yanlış pişirilmişse, örneğin hoşaf fazla şekerliyse, biraz su eklemek gerekebilir.
Çocuk konusu temcit pilavı gibi bir aş. Her yıl bugün geldi mi, aynı teraneyi dinleriz:
Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan!
Atatürk armağanıdır bu bayram. Çocuk gözbebeğimizdir. Güzeldir, masumdur, değerlidir. Geleceğin ta kendisidir.
Öyledir elbette. Ama madalyonun öteki yüzü de var.
İnsan yavrusu bir beyaz sayfadır. Üstüne ne yazılırsa metin o olur.
Bu bağlamda "yazmak" örnek oluşturmakla gerçekleşir. Çocuk beyni bebeklikten başlayarak çevredeki yetişkinlerin davranışlarını kayda geçirir, sürekli "kopya çeker". Büyüdükçe uygular öğrendiklerini.
Onun için, çoğu ortamda insan yavruları birer melek olmaktan hayli uzaktırlar.
İzlendiklerini fark ettirmeden çocukların davranışlarını inceleme fırsatı buluyorsanız, iyi bakın.
***
Velet var, akranları arasındaki güçlülere sırnaşırken güçsüzleri eziyor.
Neden?
İzlediği büyüklerin öyle yaptığını görmüş de ondan.
Rahatça yalan söylüyor.
Çünkü büyüklerin gerçek çarpıtmaktan hiç çekinmediklerinin farkında.
Kıskandığı arkadaşlarını
"espiyonlamak", onlara iftira atmak, gözden düşürmek için çekiştirmek gibi manevraların ustası.
Görüyor ki kimi büyükler o hünerlerde virtüöz.
Kişisel çıkarını her şeyin üstünde tutuyor.
Anlamış ki
"bu dünyada" temel kural o.
Başarıya hak ederek ulaşma çabasını enayilik sayıyor. Kestirme yol arıyor hep.
Zira ortamdaki düzen trafiği öyle.
Uğrunda riziko göze alacağı, zorluk göğüsleyeceği ilkeleri yok.
Kimin var ki?
Söz konusu gencecik üçkâğıtçı adayının ayıpları saymakla bitmez. Nasıl düzeltebiliriz?
Sevginin sırf sevgi lafı etmekle olmayacağını hatırlayarak. Doğru model sunmak için zorlanarak.
Kendimizi düzeltmeye çalışarak.
***
Soyut şeyler mi söylüyorum? Pratik düzeyde ne yapılabileceğini mi soruyorsunuz?
Boyuna vurgulanan bir sorunun bir kere daha altını çizeyim en vahim, en somut ve ivedi örnek diye. Son sohbet toplantısında birkaç yazar da Başbakan'ın ve onun yanında oturan Eğitim Bakanı'nın gözlerinin içine bakarak avaz avaz seslendiler:
Eğitim düzenimizi cehennem cenderesine çeviren dershanelerin avanta tezgâhı yüzünden evladımız çocukluğunu yaşayamıyor, düşünmeyi öğrenmiyor, ezber yarışçısı zombi oluyor.
Evet, TÜRKİYE APTALLAŞIYOR!
Başbakan da bu felaketin durdurulması için ilgililerin hemen harekete geçmesini istedi. Hayli zaman önce. Ayrıca son günlerde sömürü dolaplarının azıcık frenlenmesini rica etti.
Eee?
Hadi be, hadi!
Kıvranan ana babalara acımıyorsanız çocukcağızlara acıyın.
Davranılmazsa, gelecek yıl da 23 Nisan günü sevgi ve sevinç gösterilerini buruk bir tebessümle izleyeceğim.