Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Poz sırası değil

Eğitim düzeyi pek yüksek olmayan okulların sınıflarında yaşanabilen bir terslik vardır:
Haşarılık yarışı eğitime ağır basar.
O ortamda çalışkanlık "ineklik", düzgün davranış öğretmen dalkavukluğu, zekice soru sormak ukalalık sayılır. Kim en çok gürültü ediyor? Kim yanındakiyle en çok konuşup derse boş veriyor? Kim öğretmeni "takmaz" gibi davranmakta en ileri gidebiliyor? Arkadaş gözüne girip elebaşılığa yaklaşmakta "başarı" kıstasları bunlardır.
Ders yılı sonundaki sınavlarda sınıf dökülecektir ama orası umurunda değildir haşarılık gösterişçilerinin. Onlar için önemli olan yandaş puanı toplayarak egolarını pompalatmaktır.
Bu çocukluk özentisine yetişkinler arasında da rastlanıyor. Özellikle "aydın" kesimlerinde.

***

Sizlere Batı'nın PC ("politically correct" sözcüklerinin ilk harfleri) hastalığından söz etmiştim: ideolojik açıdan doğru sayılan tutumların moda durumuna getirilerek akılcılıktan uzaklaşılması.
Amerika'da zencilerin ezildiği dönemlerde onların haklarının savunulması için özellikle duyarlı davranmak doğru tutumdu. Ama o çabayı "çok ilerici, çok aydın, çok sol" görünme konusu yapıp ölçü kaçırmak ters sonuçlara yol açıyordu. Örneğin şunu diyenler vardı:
"Okullarda öğretilen İngilizce beyazların dilidir. Zenciler kendi lehçeleriyle konuşuyorlar. Bırakalım onu geliştirsinler. O diyalekt ile eğitim görüp o biçim edebiyat yaratsınlar."
Deli saçmasıydı bu. Zenci lehçesi denen şey ülke dilinin eğitimsizlikten kaynaklanıp kafa göz yaran karikatürüydü. Söz konusu öneri benimsense kara derili Amerikan vatandaşları sürgit dil ilkelliği ve yoksulluğunun sonuçlarına katlanırlardı.
Bugün Obama İngilizceyi Bush'tan çok daha iyi kullanıyor.
***

Başbakan'ın sohbet dediği toplantıyı düzenleyen yardımcısı Hüseyin Çelik yazarları arayıp şöyle dedi: "Her eğilimden meslektaşlarınızı çağırıyoruz. Destek beklentimiz yok. İstediğinizi söyleyebilir, istediğinizi sorabilirsiniz. Başbakan merak edilen her konuda ayrıntılı bilgi verecek."
Öyle oldu. Beş buçuk saat boyunca hem onun, hem katılımcıların ağzından derinlemesine, apaçık, zaman zaman patavatsızca denecek kadar sansürsüz söyleşi yapıldı. Ben şaşırtıcı bulduğum pek çok görüş dinledim, ilginç tartışma izledim, başka hiçbir kaynaktan edinemeyeceğim bilgiler doldurdum dağarcığıma.
Ama toplantı öncesindeki televizyon programlarında iki hanım romancımız hemen hemen aynı sözcüklerle şunu savundular:
"Yazarın görevi muhalifliktir. Gücün yanında olmamaktır. Onunla konuşmamalıdır. Toplantıya katılacak yazarları kınıyorum."
Bu yaklaşımın neresinden tutmalı da incelemeli?
Bir "güç" ile konuşmak onun yanında olmakla eşanlamlı mıdır?
Yazarın -görevi demek istemiyorum- topluma katkısı insan ruhuna duyarlık ve dürüstlükle bakmak, gördüklerini korkusuzca duyurmaktır.
Birini anlamak başkadır, onunla anlaşmak başka. Bir yargıç hapse yolladığı katili anlamaya çalışırsa, cinayetleri azaltacak önerilerde bulunma şansı artar. Yalnız yazarlar değil, aydın olmak isteyen herkes her zaman her şeyi ve her kişiyi anlamaya bakmalıdır elinden geldiğince.
Körü körüne yandaş olmak ne kadar yanlışsa, körü körüne muhalif olmak da o kadar anlamsızdır. Bağımsız insan yalnız kendi kafasının yandaşı olur. Aklının yatmadığına karşı çıkar, olumlu bulduğunu destekler.
Yazarın hiçbir şey düşünmeden, ille de, her zaman "güç yanında" bulunmaması gerektiği ne demek? Shakespeare İngiltere Kraliçesi'nin, Moliere Fransa Kralı'nın karşısında dikilerek mi büyük yazar oldular?
Söz konusu hanımlar Atatürk döneminde yaşasaydılar, "güç karşısında" bulunma gayretiyle onun muhaliflerine mi katılacaklardı?
Kritik kavşaklardan geçiyoruz. Yakın gelecekte vahim kargaşa tehlikeleri var. Ortak aklı seferber edip doğruları yanlışlardan serinkanlılıkla ayıklayarak çözüm üretmek zorundayız.
Kendi aklı karışık yandaşlardan alkış toplama hevesiyle poz takınmanın, diyalogdan kaçınmanın, kavga kızıştırmanın sırası değil.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA