Kaçak çayla ilgili yazıma ÇAYKUR'un Sayın Genel Müdürü 'fırça' dolu bir açıklamayla karşılık verdi.
Bizi memuru mu sandı ne?
Biz ne yaptık, o ne dedi… Hele bir bakın.
Sayın İmdat Sütlüoğlu önce kaçak çayla yıllardır mücadele eden SABAH'a teşekkür edeceği yerde, "Kendinizi öne çıkarmanız terstir" diyerek fırçaladı bizi.
Ardından da "Kaçak çay, bu ülkenin topyekun bir problemidir ve her ferdin mücadeleye destek olması gerekmektedir.
ÇAYKUR, kaçak çayın sebep olabileceği sağlık sorunlarıyla ilgili halkı bilgilendirmektedir.
Bir gazeteci olarak bu tür faaliyetlerimizden haberdar olmamanız çelişkidir. Fiyat ve ticari politikalarımız, bölgemizin yararınadır" diyor… Öfkemden gerisini okumadım bile…
***
Şimdi Sayın
Sütlüoğlu'na soralım.
Bakalım ne cevap verecek.
Bu yanlış politikalar
Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'ni kaçak çaya teslim etmedi mi?
Boşluktan istifade eden PKK bölgede 'kaçak çay sektörünü'
kurmadı mı? Sahi kim arkadaşlarımın binde biri kadar kaçakla mücadele etti?
Bu iş sıkı tutulsaydı bölge insanını zehirleyen bir gram çay satabilirler miydi?
***
Bizi azarlayacağınıza bunlarla nasıl mücadele edeceğinizi düşünseniz daha iyi edersiniz.
Siz sırça köşkünüzde otururken yayınlarımızla PKK'nın kaçak çaydan elde ettiği gelire darbe vuran bizler örgütün boy hedefi haline geldik.
Arkadaşlarım her gün tehdit alıyor. Haberiniz var mı?
***
Sabah Gazetesi yılda 60 bin ton kaçak çayın satışına engel olmak için sürekli halkı bilinçlendiriyor. Sahi siz ne yapıyorsunuz?
ÇAYKUR'un bölge insanına yönelik ürettiği çayları tanıtmak için hangi reklam kampanyasını düzenlediniz?
Kelle koltukta haber yapan arkadaşlarımızdan bilgiyi bile esirgediniz Sayın Sütlüoğlu.
Sizi kaç kez aradığımı inanın ben de unuttum… Kötü niyetli olsam bu ilgisizliğinizi başka şeye yoracağım ama öyle değilim.