Bu pazar da sizin.
Küfretmeyen, Hakaret etmeyen,
Delikanlıca yazan...
Her okura zaman ayırıp yazdıklarını mutlaka değerlendiriyorum.
Ancak Efendi deniz rumuzuyla bize her gün küfreden ve "Pekiyi ülkemizi işkal eden TC ve TSK ve de senin gibi halkımıza saldıran kurtlara gül verecek değiliz" diyerek kabadayılık taslayan PKK'lılara da anladığı dilden cevap veriyoruz.
Küfür dolu e-mailleri tabii ki savcıya iletiyoruz.
***
Gelelim okurlarımızdan gelen yüzlerce mail'den seçtiklerimize:
Beyhan Korkmaz, 2011 yılında KPSS'ye girmiş ve 88.9 puan almış ama ataması hâlâ yapılamamış bir biyoloji öğretmeni…
"Sizden ricam" diyor,
"55 bin öğretmen sözü verilmesine rağmen atamamız hala yapılmadı.
İlgililere sesimizi duyurun lütfen."
***
Gülcan Özbaş ise bedelli askerlik konusunda kafasına takılanları soruyor:
"Bedelli askerlik çıkıyor fakat şu anda askerde olanlar bundan yararlanabilecek mi? Polisler askerden muaf tutulduğunda askerdeki polisler terhis edilmişti. Aynı durum bedellide de geçerli olacak mı? Eğer askerde olanlar bundan yararlanamazsa onların suçu ne?
Ve haklı bir serzenişle noktalıyor mektubunu:
"Asker kaçağı olmamamız mı, yoksa kanunlara uymamız mı suç?"
***
Ayata… isimli okurumuz da TRT'deki taciz olayını gündeme getirmemize şaşırmış.
Diyor ki:
"16 ve 17 Kasım günlerinde TRT'deki taciz olayını anlatan yazılarınızı okuyunca doğrusu şaşırdım. Şaşırdım, çünkü TRT'de çalışan yakınlarımdan daha önce öğrendiğim bu olayın da örtbas edileceğini düşünüyordum.
Şaşırdım, çünkü torpille TRT'ye giren ve kısa sürede vekaleten de olsa bir müdürlüğe yükselen bu kişinin ahlaksızlığının, gazetenizde haber olmasını hiç mi hiç beklemiyordum.
Polise, adalete, orduya kısacası devlete güvenini kaybetmiş biri olmama rağmen bana çıkmadık candan umut kesilmeyeceğini hissettirdiniz..."
***
Ayşenur isimli okurumun mektubu özetli şöyle:
"Merhaba Ersin ağabey. Ben Ankara'dan Ayşe. Özel bir okulda anaokulu öğretmeniyim. Edebiyatı çok seviyorum, hayatımın her anında var oldu ve kendi çapımda internette kısa hikayeler yazmaktayım...
Çok sevilmeye başlanınca ve hayranlarım oluşunca uzun hikayeler yazmaya karar verdim. Hikayelerimi arkası yarın tarzında yayınlamak istiyorum, çok sevdiğim ve hep okuduğum SABAH Gazetesi'nde bu asla gerçekleşmeyecek bir istek mi?"
***
Zekai Şahin: "Ersin Bey, cesaretle yazan parmaklarınız dert görmesin, yüreğinize sağlık." dedi, biz de kendisine teşekkür ettik.
***
Sevgili
Meral Ceylan da
:
"
Ersin Bey, bugünkü içten yazınızla kim bilir benim gibi kaç öksüz ya da yetim evladın duygularına tercüman oldunuz. Ben de 6 yıl önce bir Eylül sabahı Karadeniz'in en derin yerinden babamın bu dünyaya veda ettiği haberini almıştım. Her ölüm erkendir ya aslında. Her çocuk biraz büyür o zaman. Her acı kendine özgü olsa da... Kayıplar eksiltir bizi, yüreğimizden bir şeyleri söker götürür. Ve hiç dolmayacak o yer sızlar durur işte. Sizin aile bağlarınız, her fırsatta dile getirdiğiniz hiç bitmeyen ana baba sevginiz yeni nesle örnek olmalı" şeklinde ki içten duygularını aktardı bize.
***
Kürem-Der Genel Başkanı Faruk Çebi ise: "
Rize'de ve Doğu Karadeniz Bölgesinde can ve mal kayıplarına neden olan sel ve su baskınlarının en büyük nedeni yanlış arazi kullanımı olduğu tartışılmaz bir gerçektir.
Yıllardan beri başta ormanlar olmak üzere havzadaki su akışını düzenleyen doğal bitki örüsünün bilinçsizce yok edilmesi bölgenin en büyük sorunudur. Söz konusu sorun giderilmeden ne yapılarsa yapılsın bölgedeki sel ve su baskınlarının önüne asla geçilemeyecektir.
" İlgili ve yetkili herkesin dikkatine...