Yalan.
Ürkütücü ve iç karartan bir kelime.
Çok da sevimsiz.
Ama 'onay' verdiğimiz anlar olmuyor değil.
Örneğin ben anneciğimin ölüm haberinin 'yalan' olmasını çok isterdim.
Hatta hayatımın en acı haberini aldığımda 'keşke yalan olsa' dediğimi anımsıyorum.
***
Kalbin istediği avutulmaksa
gerçek kimsenin umurunda olmaz.
Örneğin insan sevdiğinin ağzından -sevmediğini bile bile-
seviyorum sözünü duymak istemez mi?
Ansızın çalınmayacaksa kapın,
Eğer çalıştığı masaya bir buket çiçek bırakamıyorsan,
"Bu şarkıyı hatırlıyor musun" diye sormayacaksan,
Ateşlenmiş başını şefkatle okşayamayacaksan,
İşini aşkın uğruna erteleyemeyeceksen,
Ne çıkar o hayattan.
Sevgiye susamış kalbini bir yalanla oyalayabilirsin belki.
"Aslında seviyor seni. Ama gösteremiyor sevgisini. Belli edemiyor işte. Ben biliyorum seni çok sevdiğini. Sen görmedin dün, arkan dönüktü ama öyle güzel baktı ki sana... Suskunluğu içine kapanıklığından, yoksa sevgisizliğinden değil" deseler mesela.
Hangi yürek havalara uçmaz ki...
Böyle
'kandırılmayı' herkes ister.
Ama normal hayatta kandırılmak kadar kötü, kandırılmak kadar acı veren başka bir şeyin olduğunu sanmam.
***
Bir akşam Adana'dan gelen misafirlerimle
Ankara'da
ODTÜ Kampüsü'ndeki Çadır Kebap'a gittik.
Giriş kapısını şaşırdığımız için güvenlikçiden bir güzel fırça yedik…
Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili
Zihni Aldırmaz ile yeğeni
Cengiz Dinçer'di misafirimiz...
Sonra masamıza badem bıyıklı bir genç geldi.
Mustafa Tuncel'den söz açtı.
İyi olduğunu, bana da özellikle selamı olduğunu söyledi.
Ne iş yaptığını sorunca,
"İstihbarattanım" dedi.
Cezaevine kolayca girip çıkabildiğine göre
'doğrudur' dedim içimden.
***
Adamın marifetlerini Adana Emniyeti'nden öğrenince az kalsın küçük dilimi yutacaktım.
Neler yapmamış ki bizim badem bıyıklı?
Meğer asıl
'Parsadan' buymuş.
Zihni Aldırmaz'a da
'Hocaefendi'nin has adamıyım' demiş.
Daha önce de
Mustafa Tuncel'i bu yalanla kandırmış.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Anayasa Komisyon Başkanı, Adana Milletvekili
Ömer Çelik'in danışmanı olduğunu bile her yere söylemiş…
Bunu da bizim
Mazul Dayanan'dan öğrendim.
***
Hem saygın bir cemaatin önemli ismi, hem de polis istihbarat elemanı olduğuna ikna edince herkesi adam krallığını da kurmuş.
Belediyede
Mustafa Tuncel'in 7. kattaki odasını mesken tutmuş. Kabullerini ayaklarını masaya uzatarak yaparmış.
Numarasını sürdürmek için bazı bürokratların seslerini gizlice kaydedermiş.
Sonra da onlara dinleterek,
"Bizimkiler seni dinliyor, işte kanıtı" dermiş.
Ardından mı?
Gelsin paralar.
***
Adı
Tamer Barış Terkeşli.
Sahi kimdi bu adam?
Emniyet'e sormayı nedense kimse akıl etmemiş?
Müteahhitler başta olmak üzere önüne geleni
'haraca' kesmiş meğer.
TOKİ'de de aynı numaraları çevirmiş.
Bu şahıs nasıl olmuş da kısa sürede Adana Büyükşehir Belediyesi'nin önemli ismi olabilmiş?
Terkeşli, Adana Büyükşehir Belediyesi'ndeki ihale ve atamalarda son sözü söyleyen kişi olmuş. Kadroları belirleyen ve yeni eleman alımlarını bile gerçekleştirmiş.
Parsadan'ı mumla aratan sahtekarın foyası
Adana Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Kaçakçılık Şube Müdürlüğü ekiplerinin takibiyle ortaya çıktı.
Herkes rahat bir nefes aldı.
Şimdi kodeste gün sayıyor...
***
"Mustafa Tuncel'in selamı var" diyerek beni kandırmıştı o akşam.
Dosttan gelen selama, yalan da olsa inanmıştım.
Diğerleri nesine kandı bilmem.
***
KIZILAY
Ölenlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum.
Kızılay'ın sesi
Van'da kısık çıkmış,
'Simav'daki gibi değildi' diyorlar…
Televizyonda izledim vatandaşlar
"Depremin üzerinden 24 saat geçti hala Alayköy'e bir çadır gelmedi, gördüğünüz gibi naylonla kendi çadırımızı yaptık ama donduk" dediler.
Türk Kızılayı'nın Genel Başkanı Sevgili
Ahmet Lütfi Akar kardeşim, aman hızlı davran ki insanlar soğuktan donmasın!