Irak lideri gaddar Saddam'ın idam, Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in kafes içindeki görüntüleri ile Libya lideri Muammer Kaddafi'nin tekmelenen cesedinin videosu…
Yaşadıkları feci duruma üzülmemek elde değil.
Ama nedense iktidardayken göz göre göre gelen felaketi fark etmediler.
Daha kötüsü bu yaşananlar demokrasiyi istemeyen diktatör liderlere hâlâ ders olmuyor.
Mesela Suriye lideri Beşşar Esad…
Asılan, tekmelenen, hayvan muamelesi gören liderlerin hepsi bir zamanlar kartaldı oysa.
Onların astığı astık, kestiği kestikti… Kimi zevk için halkını kurşuna dizdi, kimi çadırını İngiltere ve Fransa'nın orta yerine kurdu, despot ve halkına karşı acımasızlıklarıyla tarihteki yerini aldılar.
Onlar zevk içinde yaşarken halk açlıktan öldü.
Saddam gibi kendi vatandaşına, dahası bebelere karşı kimyasal silah kullanan bile oldu.
***
Üç liderin ortak kaderi sürpriz değildi.
Kaddafi'yi ilk kez yıllarca önce Trablus'ta inşaatlarda çalışan halamın oğlundan dinlemiştim…
Öfkeden deliye dönmüştüm.
Halaoğlu Hasan, Libya'da inşaatlarda demircilik yaparak üç beş kuruş kazanıyordu. Aylarca parasını alamadığı da olmuştu.
Albay Kaddafi'nin her gece televizyonlardan Türklere ağza alınmayacak küfürler etmesine ekmek parası için oralara giden hiçbir Türk vatandaşı tahammül edemiyordu. Ama korkudan sesini de çıkaramıyordu.
Kaddafi:
"Bakın bir zamanlar dünyaya hakim olan Osmanlı'nın torunlarını size köle yaptım" diyordu sık sık.
Aptal!
Halbuki Türk'ten köle olmayacağını en iyi o biliyordu.
***
Kaddafi, 5 Ekim 1996'da Libya'ya resmi ziyarette bulunan dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan'ı özellikle bedevi çadırında kabul etti.
Erbakan'ın Libya gezisine, Kaddafi'nin çirkin ve saygısız davranışları ve Türkiye aleyhine yaptığı açıklamalar damgasını vurmuştu.
Bu durum Türk halkının büyük tepkisini çekmişti.
***
Kaddafi delinin ve sapığın biriydi.
Sarayından çıkan fotoğraflar da bunun kanıtıydı.
Halkının özgürlük taleplerine kurşunla yanıt verdi.
Batılı güçler ve ABD fitili ateşledi.
NATO devreye girdi ve ülkede acımasız bir savaş başladı.
Oysa daha bir yıl önce, 2010'nun Ağustos'unda Kaddafi'nin keyfine diyecek yoktu.
Roma'da buluştuğu hostes kızlardan yaklaşık 20 kişilik bir grubu, Libya'da 5 yıldızlı otellerde ağırlamış, gününü gün etmişti.
Sonra Tunus ve Mısır'da 30'ar yıllık Bin Ali ve Mübarek iktidarlarının son bulmasıyla neticelenen halk hareketleri başladı.
Arap Baharı…
Ardından Libya'da iç savaş çıktı. O çöl adeta kan gölüne dönmüştü.
"Ülkemi terk etmem, burada ölürüm" diyen Kaddafi önceki gün doğum yeri olan Sirte'de yakalandı.
Kaddafi'yi, altın kaplamalı silahını alan bir isyancının öldürdüğü söyleniyor.
Yaralı halde önce lağım çukuruna atmışlar. Ordan çıkarıp tekmelemişler. Sonra da öldürmüşler.
Albay Kaddafi trajik bir şekilde acı çeke çeke öldü.
Sırada Suriye lideri Beşşar Esad var…
PKK'lı çakalları üstümüze salan düşman…
Bakalım son diktatör ne zaman düşecek.