Sahel Kuşağı 2020'den bu yana sürekli olarak darbelerle gündeme gelen bir bölge. Ve bu bölgede en son 26 Temmuz 2023'te yaşanan darbe ile karşı karşıya kalan ülke Nijer. 3 Ağustos 1960'taki bağımsızlık sürecinden sonra Nijer'de 26 Temmuz'a kadar toplam dört darbe ve üç darbe girişimi olmuştu. Dolayısıyla uluslararası sistemde Nijer en istikrarsız ülkelerden biri olarak anılıyor. Ancak bu istikrarsızlığın temel nedeni olarak Nijer'de sömürgeciliğin mirasının etkisi oldukça fazla.
Fransa, sömürgecilik döneminde Afrika'daki sömürgelerini daha kolay kontrol etmek için böl-parçala-yönet politikası uygulamıştı. Bu süreçte toplumlar arasında oluşturulan düşmanlıklar ve post-kolonyal dönemde oluşturduğu kırılgan ve savunmasız devlet yapıları ortaya çıktı. Fransa'nın bu uygulamaları günümüzde Sahel Kuşağı'nda yer alan devletlerin sıkça darbelerle gündeme gelmesinin temel nedeni.
Ancak bunlarla birlikte darbe ile devrilen Muhammed Bazoum'un darbeyi gerçekleştiren General Omar Tchiani'yi görevden almaya kalkıştığı ama bu sürecin başarısızlıkla sonuçlandığı iddialar arasında. Bu iddianın gerçek olma ihtimali ülke içi yapısal dinamiklerde anlaşmazlığı, rövanşizmi ve iktidar mücadelesini açıklayabilecek bir unsur olarak öne çıkıyor.
Sömürgecilik vs. Yeni Sömürgecilik
Sömürgecilik dönemindeki Fransa'nın Afrika genelinde yaptığı soykırımlar, katliamlar ve insanlık dışı uygulamalar ise günümüzde Afrika'da yaşanan darbelerde Fransız karşıtlığının nedenleri arasında yer alıyor. Ancak darbe yapan grupların Fransız karşıtı söylemler kullanması, tamamen pragmatik bir eylem olmakla birlikte darbenin toplumdaki karşılığını sağlamlaştırmaya çalışıyor. Öte yandan Nijer'deki darbeci grup, bölgede Mali ve Burkina Faso'daki cunta yönetimleriyle birlikte ittifak kurarak meşruiyet kazanma gayreti içinde görünüyor. Sözün özü Nijer'in de artık Mali ve Burkina Faso'da olduğu gibi Fransızların "işgal"inden bıktıklarını ve ülkelerini geri istedikleri söylenebilir.
Zengin Afrika, "Yoksul" Afrika
Afrika ülkelerinin altın, uranyum, boksit, toryum, elmas, doğalgaz ve petrol gibi stratejik ürün ve emtialara sahip olmalarına rağmen dünyanın en yoksul ülkeleri arasında bulunmaları artık Afrika ülkelerini yormaya ve sıkmaya başladı. Nijer de bu bağlamda dünya uranyum rezervleri bakımından yedinci sırada bulunmakla birlikte dünyanın en yoksul yedinci ülkesi. Ancak doğru bilinen yanlışlardan biri Fransa'nın ve Avrupa Birliği'nin Nijer uranyumuna bağımlı olmaları konusu. Evet, Fransa'da evlerin yüzde 35'i uranyumla elektrik ihtiyacını karşılıyor. Bununla birlikte Nijer nüfusunun yüzde 90'ının elektriği bile yok! Ama yine de bu kadar zenginliğe sahip olmasına rağmen Nijer maalesef dünyanın en yoksul ülkelerinden biri.
Bununla birlikte Nijer, Fransa'nın üçüncü büyük uranyum tedarikçisi konumunda. Fransa, ihtiyacı olan uranyumun yüzde 19'unu Nijer'den karşılıyor. Yani Eyfel Kulesi'nin ışıklarının bir kısmı, Nijer'in uranyumu ile üretilen elektrik sayesinde aydınlanıyor. Ve Fransa, Nijer'in zenginliklerini yok pahasına alıyor. Ancak unutmamak gerekir ki, Fransa ve AB, Nijer dışında Kazakistan ve Avustralya gibi ülkelerden tedarike devam edebiliyor. Dolayısıyla Batı'nın önemli ölçüde uranyum ithal ettiği Nijer, uranyum ticareti açısından Fransa ve Avrupa'nın önemli bir ortağı olmakla birlikte tek tedarikçisi değil.
Nijer'in Fransa ve ABD ile İmtihanı
Fransa'nın Batı Afrika ile yoğun ilişkileri bulunuyor. Bununla birlikte, Mali ve Burkina Faso'daki darbelerden sonra Fransa'nın Nijer'e daha fazla önem vermesi söz konusu. Ayrıca Nijer'de Batı'nın varlığının en büyük göstergeleri arasında ABD, Fransa, Almanya ve İtalya'nın askeri üsleri. Bu askeri üslerden en önemlisi ise ABD'nin 800 askerinin bulunduğu "Niger Air Base 201" adlı İnsansız Hava Aracı üssü olarak öne çıkıyor. Ayrıca Nijer'deki ABD üssü, Cibuti'deki Camp Lemonnier üssünden sonra ikinci büyük askeri üs konumunda. Nijer'de bulunan Niger Air Base 201 askeri üssü, ABD açısından ana istihbarat ve gözetleme merkezi olma konusuyla öne çıkıyor. Bölgedeki önemli enerji rezervlerine sahip olan Nijerya ile büyük bir sınırı paylaşan Nijer'deki istikrarsızlık ortamı aynı zamanda Nijerya'nın güvenliğine de etki edebilecek boyutta.
Öte yandan ABD'nin enerji iş birliği bağlamında Nijerya ile ilişkileri düşünüldüğünde bölgesel bir istikrarsızlık istenmeyecek bir durum. Ayrıca Batı Afrika'daki ABD'nin hayati çıkarları açısından da büyük risk içeren bu durumu önlemek oldukça önemli. Zira bölgede yer alan Boko Haram ve DAEŞ'in bir kolu olan İslam Devleti Batı Afrika Eyaleti terör örgütleri olası çatışma durumundan faydalanarak bölgedeki varlığını güçlendirme potansiyeline sahip.
Nijer'de Tehdidin Boyutu ve Sorunun Olası Çözümü
Nijer'de darbe sonucunda ortaya çıkan belirsizlikler, bölgesel ve küresel güvenlik açısından ciddi tehditleri barındırıyor. Bu kapsamda bölgedeki terör örgütleri, istikrarsızlıktan yararlanarak faaliyetlerini artırabilir ve etki alanlarını genişletebilir. Hatta belki denize bir çıkış kapısı bile elde edebilir. Ya da yakın gelecekte terör örgütlerinin ilk hedefinde ABD ve Fransa'nın bölgedeki askeri üsleri yer alabilir.
Bu kapsamda Nijer'deki sorunun çözümü için bölgesel ve uluslararası iş birliğinin yanı sıra diyalog sürecinin de artırılması şart. Bu konuda baskı ve tehdit dilinden çok uzlaşı dili kullanılmalı. Hatta Nijer'de anayasal düzene dönüş konusunda Muhammed Bazoum'a yönelik bir tepki varsa gerekirse bir an önce Bazoum'un girmeyecek olduğu bir seçime gidilerek yeni seçimlerle ülkedeki düzenin yeniden tesis edilmesi sağlanabilir. Böylece bölgesel tansiyonu düşürerek Nijer halkının tercihini ortaya konulmuş olur.