Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını beş ana mesaj üzerine kurdu. Bunlar; etkin "liderlik" anlayışı, "hizmet" siyasetinin devamı, çözüm sürecinin güçlendirilmesi, paralel yapı ile daha etkin bir mücadele ve dış politikada mazlumları önceleyen çizginin devamı şeklindeydi.
Halk seçimlerde vereceği oya karar verirken Erdoğan'ın bu beş ana mesajını değerlendirecek.
Ve eğer Erdoğan, yarın halkın yüzde 50'den fazlasının oyunu alarak cumhurbaşkanı seçilirse, halktan bu beş siyasetin onayını almış olacak.
Erdoğan'ın kampanyasının ana temalarından ilki, etkin "liderlik siyasetine" devam edeceğini söylemesi oldu. Erdoğan, kampanyası sırasında tekrar tekrar, Anayasa'da cumhurbaşkanının yazılı tüm yasal haklarını kullanacağını, örneğin Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapacağını açıkça söyledi.
Erdoğan'ın siyaset yapma tarzlarından biri "liderlik siyasetidir." Erdoğan'ın liderlik siyaseti anlayışı iki unsur içeriyor. Birincisi, Erdoğan güçlü liderliğe inanır. Kendisini yönetim kadrolarına doğrudan orkestra şefliği yapan bir lider olarak görür. İkincisi, Erdoğan, siyasal karar alma süreçlerinde istişarenin yapılmasına ama sonunda liderin bir karar alması gerektiğine inanan bir anlayışa sahiptir. Özellikle kriz durumlarında ve önemli siyasal dönemeçlerde karar verme inisiyatifini kullanma eğilimindedir. Örneğin 367 krizinde partisi ile uzun süreli istişareler yaptıktan sonra, Abdullah Gül isminde kendisi karar kılmıştır. Eğer kendisi cumhurbaşkanı seçilirse AK Parti Genel Başkanı'nın belirlenme sürecinde de aynı şeyi yapma eğiliminde olacaktır. Partinin tüm istişare mekanizmalarını harekete geçirecek, birçok kimsenin düşüncelerini dikkate alacak, en sonunda bir karar verecektir.
Erdoğan'ın seçim kampanyasında tekrar tekrar vurguladığı temalardan ikincisi, şimdiye kadar sürdürdüğü "hizmet siyaseti"ni cumhurbaşkanı olarak da sürdüreceğini beyan etmesiydi. Erdoğan diğer seçim kampanyalarında olduğu gibi bu kampanyasında da şimdiye kadar yaptığı projeleri anlattı ve cumhurbaşkanı olarak da proje takibine devam edeceğini söyledi. Hatta İhsanoğlu'nun cumhurbaşkanlığını temsil makamı olarak gören anlayışına itiraz ederek aynı zamanda icra makamı da olduğunu söyledi.
Erdoğan işe dönük bir lider. Yönetme becerisine de sahip. Yoğun bir tempoda uzun süre çalışabiliyor. Projeler oluşturup, bu projeleri takip edip bitirebilme kapasitesine sahip. Bu sebeple Erdoğan'ın projeleri diyebileceğimiz uzun bir tamamlanmış projeler listesi yapabiliriz. Erdoğan, Marmaray ile bu hizmet üretim siyasetinin doruğuna çıktı. Normalde bir kişi iyi bir siyasi lider olabilir ama projeci bir idare becerisine sahip olmayabilir. Hatta iki özelliğin bir araya gelmesi zordur. Erdoğan hem siyaseten dönüştürücü özelliklere, hem de teknik yönetici özelliklere sahip. Bu birliktelik onu siyaseten özel kılıyor. Erdoğan, projeci çizgisini ve anlayışını cumhurbaşkanlığı sürecinde de devam ettirecektir.
Erdoğan'ın kampanyası boyunca üzerinde durduğu üçüncü konu, çözüm süreci oldu. En son Kürt sorununun çözümü için yapılan ve yapılacak görüşmelerin yasal meşruiyetini de oluşturan kanun düzenlenmesinden sonra, Erdoğan'ın süreci devam ettirilmesinde kararlı olduğu netleşti.
Erdoğan'ın siyaseten de risk barındıran bu meseleyi, kampanyasında açık bir şekilde ifade etmesi önemli. Eğer seçmen Erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçerse, Erdoğan'ın "açılım siyaseti"ni devam ettirmesini de onaylamış olacak.
Erdoğan, 17 Aralık'tan beri paralel devlet olarak adlandırdığı yapıyla, cumhurbaşkanlığı kampanyası boyunca da mücadele etmeye devam etti. Neredeyse tüm mitinglerinde konuşmasının bir bölümünü bu konuya ayırdı ve bu yapı ile mücadelesinin cumhurbaşkanlığında da devam edeceğini ilan etti. Erdoğan'ın bu politikasını onaylamayan kesimler 30 Mart seçimlerinde Erdoğan'ın aleyhine kampanya yürütmüştü, bu seçimde de aynı tavrı sürdürüyorlar. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'a oy verecek kişiler açık veya örtük bir şekilde paralel yapı ile hukuki mücadeleye onay vermiş olacaklar.
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine damgasını vuran en önemli olaylardan biri ise İsrail'in Gazze'ye saldırıları oldu. Gazze'de yaşanan katliam çoğu zaman seçim gündeminin önüne geçti. Erdoğan, geçmişte olduğu gibi, Filistin meselesinde açık bir şekilde İsrail'i eleştiren, bu konuda dünya sistemini ve Birleşmiş Milletler'i sorgulayan bir tutum içinde oldu. Erdoğan yalnız Gazze'yi değil Suriye, Mısır ve Irak'ı da mitinglerinde konuşmalarının bir parçası haline getirdi. Bir nevi, cumhurbaşkanı olursa aynı çizgide bir dış politika sürdüreceğini ilan etti. Dolayısıyla Erdoğan'a oy vermek Erdoğan'ın dış politikasını da onaylamak demek.
Erdoğan kampanyası boyunca hangi konuda ne düşündüğünü, neyi, nasıl yapacağını açık bir biçimde ortaya koymayı başardı. Bu, siyaseten Erdoğan'ı güçlü kıldığı gibi, seçmeni de karar verme açısından oldukça rahatlatan bir durum.