Modern Ortadoğu, ortaya çıktığı günden itibaren dünya siyasetinin en jeostratejik, jeopolitik, jeo-ekonomik ve jeo-kültürel bölgelerinin başında gelmiştir. Osmanlı devletinin dağılmasından sonra, özellikle dünya petrol rezervlerinin büyük çoğunluğuna sahip olması dolayısıyla hep küresel güçlerin yakın ilgi gösterdiği bir bölge olmuştur. Ancak, 2022 yılında dünyanın başka bölgelerinde meydana gelen gelişmeler dolayısıyla Ortadoğu bölgesi, dünya siyasetinin gündeminde görece ikinci planda kaldı.
Bunun temel nedeni Avrasya alt kıtasında patlak veren Ukrayna-Rusya Savaşı'dır. Büyük devletler başta olmak üzere neredeyse bütün dünya devletleri bu savaşın etkilerinden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenince hemen herkesin dikkati Doğu Avrupa-Rusya sınır hattına kaydı. Özellikle gıda ve enerji sektörlerinde patlak veren küresel krizin etkileri fazlaca hissedildi.
Dünya Kupası Organizasyonu ve İran Protestoları
Ortadoğu'ya bakıldığı zaman ise bölgenin 2022 yılında yaşanan önemli gelişmeleri üç farklı başlık altında incelemek mümkündür. Bu başlıklar, iki büyük gelişmenin gerçekleşmesidir: Normalleşme sürecinin devam etmesi ve bölgesel krizlerdeki tıkanıklığın sürmesi. 2022 Yılında Ortadoğu'da gerçekleşen iki büyük gelişmeden birisi Doha'da düzenlenen FIFA Dünya Kupası organizasyonu, diğeri ise yılın ikinci yarısında İran'da gerçekleşen hükümet ve rejim karşıtı protestolardır.
Doha 2022 Dünya Kupası pek çok bakımdan ilkler barındıran bir organizasyon oldu. İlk defa bir Müslüman, Arap ve Ortadoğu ülkesinde bir dünya kupası gerçekleştirildi. İlk defa maçlar Kasım ve Aralık aylarında oynandı. Bir organizasyon için ilk defa bu kadar para harcandı. Katar'a yönelik özellikle Batılı devletlerden çok fazla eleştiri gelmesine rağmen, her bakımdan oldukça başarılı geçen bir organizasyon oldu. Bir Müslüman, Arap ve Ortadoğu ülkesinin de dünyanın bu en büyük organizasyonunun altından kalkacağını bütün dünyaya gösterdi. Böylece Katar'a yöneltilmiş oryantalist eleştirilere de cevap verilmiş oldu.
2022 yılında Ortadoğu'da cereyan eden en önemli ikinci önemli siyasi gelişme ise İran'da aylarca süren hükümet ve rejim karşıtı gösteriler oldu. Genç bir İran vatandaşı olan Mehsa Emini'nin kanunlara uygun biçimde başını örtmediği gerekçesiyle ahlak polisi tarafından göz altına alınması ve gözaltındayken hayatını kaybetmesi üzerine başlayan protesto dalgası beklenenden çok daha uzun sürdü. Belki rejimi düşürecek boyuta ulaşmadı, ancak rejimi derinden sarsan ve etkileri hala devam eden bir süreç oldu. Hükümetin sert bir şekilde müdahale etmesi dolayısıyla 1000'den fazla insan hayatını kaybetti. Binlerce insan cezaevlerine konuldu. İlk defa İran'ın Batıda yaşayan diasporası çok geniş kalabalıklar toplayarak Batı başkentlerinde İran hükümetini eleştirdiler.
Normalleşme Süreci
Ortadoğu'da 2021 yılının başlarından itibaren başlayan normalleşme süreci farklı boyutlarıyla 2022 yılında da devam etti. Arap ülkeleri arasındaki normalleşme sürecinde büyük bir mesafe kat edildi. Özellikle, Doha'da yapılan dünya kupasının açılış seremonisinde verilen resim yeniden Arap dayanışmasını merkeze aldı. Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin en yakında oturtulması önemli bir siyasi mesaj oldu. Katar Emiri Temim'in büyük bir diplomatik başarıyla taçlandırdığı bu organizasyonda hem siyasetçiler hem de halklar nezdinde psikolojik bariyerler kırılarak bir nevi eski günlere dönüş oldu.
Türkiye ile bölge ülkeleri arasındaki normalleşme süreci genişleyerek devam etti. Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle başlattığı normalleşme süreci de derinleşerek devam etti. Taraflar arasında üst düzey önemli ziyaretler gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2022 yılı içerisinde Birleşik Arap Emirlikleri'ne (BAE) iki ziyaret gerçekleştirdi. Birincisi planlı bir ziyaret iken, ikincisinde ise vefat eden BAE Emiri Halife Bin Zayid'in cenazesine katılmak için gitti. Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan ve Katar'a da ziyaretler gerçekleştirdi. Öte yandan, Katar'da beklenmedik bir şekilde, Katar Emiri Temim Bin Hamad'ın tavassutuyla Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile de bir görüşme gerçekleştirdi. Bu görüşme, Türkiye ile Mısır arasındaki normalleşme sürecinde önemli bir kırılma oluşturdu.
Türkiye ile İsrail arasındaki normalleşme süreci bağlamında karşılıklı üst düzey ziyaretler gerçekleştirildi. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog Mart ayında Ankara'ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Ayrıca, İsrail dışişleri ve savunma bakanları da farklı zamanlarda Türkiye'de temaslarda bulundular. Buna mukabil, Türkiye'den de biri Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, diğeri de üst düzey bürokratlar tarafından olmak üzere iki farklı ziyaret yapıldı. Öte yandan, iki ülke arasında büyükelçi teatisi yapılarak diplomatik ilişkilerdeki normalleşme süreci tamamlandı.
Türkiye, Suriye dahil, diğer bölge ülkeleriyle de diplomatik ilişkileri normalleştirmek amacıyla önemli adımlar attı. Özellikle yılın son ayında Rusya'nın dahliyle Türkiye ile Suriye arasında ilk defa bakanlar düzeyinde görüşmeler yapılması ikili ilişkilerde yeni bir sürecin başlaması anlamına geldi. Önümüzdeki haftalarda ve aylarda iki ülke arasındaki ilişkilerde ilave gelişmeler olabilir.
Bölgesel Krizler
Ortadoğu'daki bölgesel krizlerin ve sorun alanlarının genel manada dondurulmuş ve çok fazla değişikliğin olmadığı bir yıl geçirdiğini söylemek mümkündür. Bir kere, günümüzde dünyanın en büyük insani krizlerinden biri olan Yemen'deki durumda herhangi bir değişiklik olmadı. Uluslararası toplumunun büyük ölçüde unuttuğu Yemen'de milyonlarca insan bir taraftan devam eden iç savaştan, diğer taraftan da çevresel sorunlar, kıtlık ve hastalıklardan dolayı ciddi bir felaket ile karşı karşıyadır.
Suriye'de de büyük ölçüde bir durgunluk söz konusudur. Ülkedeki fiili parçalanmışlık, Esed rejimi, YPG alanı ve muhaliflere ait bölgenin varlığı devam etti. Soruna müdahil olan bölgesel ve küresel devletlerin dikkatlerini başka yere çevirmesi dolayısıyla önemli bir değişim olmadı. Irak'taki siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlar devam etti. Benzer şekilde, Irak'taki hükümetin İran ile ABD ve bölgesel destekçileri arasındaki sıkışmışlığı ve dolayısıyla istikrarsızlığı devam etti. Her ne kadar cumhurbaşkanı seçilip bir hükümet kurulduysa da ülkedeki siyasi ve ekonomik kırılganlık devam etti.
Libya'daki iç savaş da maalesef giderek derinleşmektedir. 2022 yılı boyunca bazı önemli adımlar da atıldı, ancak genel durumda ciddi bir değişikliğe yol açmadı. 2021 yılı Aralık ayında yapılması planlanan seçimler yapılamadı; dolayısıyla ülkedeki fiili ülkesel ve siyasi bölünmüşlük ve çözümsüzlük durumu devam etti. Meşru Başbakan Abdülhamid Dibeybe yanında Halife Hafter, Akila Salih ve Fethi Başağa gibi muhalif siyasetçiler ülkedeki ağırlıklarını muhafaza ettiler.